- Zülfikarlar Holding’e bağlı Akça Kimya ve Madde Nakliyat Ticaret ve Sanayi A.Ş.’nin ihraç ettiği TRFAKCKK2510 kodlu bono, 4 Kasım 2025’te vadesi geldiği halde ödenemedi.
İhraççı şirketin ödeme tutarını Merkezi Kayıt Kuruluşu’na aktarmaması nedeniyle itfa işlemi gerçekleştirilemedi. - Holding grubunun aynı zamanda TP Petrol Dağıtım A.Ş. (eski “Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım A.Ş.) şirketi üzerinden akaryakıt stok kaybı ve eksik bildirim iddialarıyla soruşturma altında olduğu açıklanmış durumda.
- Bono piyasasına ilişkin bu gelişme, yatırımcı güvenini sarsma potansiyeli taşıyor; özellikle tahvil-bono ihraçlarında şirket kredibilitesine dair riski yeniden gündeme taşıyor.
Akça Kimya tarafından ihraç edilen “Özel Sektör Borçlanma Aracı” (ISIN TRFAKCKK2510) için itfa ödeme işlemi 04.11.2025 tarihinde gerçekleştirilmemiş durumda. İhraççı kuruluşun ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi bakımından dikkat çeken bu durum, bononun “patlama” riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Bu durum şirketin finansman yapısına dair ciddi soru işaretleri yaratırken, aynı gruptaki diğer şirketlerde süregelen soruşturmalar bonoda kredi riski algısını artırıyor.
Zülfikarlar Grubu: Soruşturma Gölgesi
Zülfikarlar Holding’in akaryakıt dağıtım kolu TP Petrol Dağıtım A.Ş.’ye yönelik olarak, Hatay-Dörtyol ve Antalya depolarında toplam yaklaşık 18 476 ton akaryakıtın eksik olduğuna dair tespitlerle birlikte soruşturma açıldığı bildirildi.
Bu soruşturma kapsamında üst düzey yöneticiler tutuklanırken, firmanın yönetim kurulu başkanının yurtdışında olduğu bilgisi kamuoyuna yansıdı.
Dolayısıyla Akça Kimya bonosunda yaşanan ödeme sorunu, yalnızca şirketin finansman yüküyle değil, grubun kurumsal yönetim ve operasyonel riskleriyle de bağlantılı görünüyor.
Piyasaya Etkileri ve Risk Unsurları
Bu gelişmeler özellikle tahvil ve bono piyasasında şu açılardan risk yaratıyor:
- İhraççı şirketlerin ödemeyi aksatması, sektörde kredi risk priminin artmasına neden olabilir.
- Yatırımcı güveni zedelendiğinde, benzer ölçekli özel sektör borçlanma araçlarının getirisi yükselirken, likiditesi düşebilir.
- Fon portföylerinde bu bono gibi “uluslararası yatırımcılar için az takip edilen” ama yerel riskli kağıtlar üzerinde yöneliş daha da kısıtlanabilir.
Örneğin Akça Kimya’nın 420 milyon TL’lik özel sektör tahvil stoku (ÖST) bulunduğu ve Akdeniz Faktoring’in de 509 milyon TL seviyesinde tahvil yükü taşıdığı belirtiliyor. Bu rakamlar, grubun borçlanma kapasitesi ve olası stres düzeyi açısından gösterge niteliğinde.
Şu halde tablo şöyle okunabilir: Akça Kimya bonosundaki ödememe durumu, yukarıdaki gibi tek bir şirket problemi olmaktan çıkıp, bonolar-tahviller kanalında yeni bir kırılganlık göstergesi haline geliyor.
Kurumsal yönetim eksikleri, finansman riskleri ve operasyonel soruşturmalar, sadece şirketi değil sektörel algıyı da etkiliyor.
Yatırımcı açısından dikkat edilecek başlıca noktalar şunlar:
- Tahvil/bono portföylerinde “yüksek getirili ama düşük izlenen” kağıtlara dair risk artışı.
- Fon ve portföy yöneticilerinin benzer yükümlülükleri taşıyan şirketleri yeniden değerlendirme zorunluluğu.
- Şirketlerin borçlanma yükü, bonoların öncelikli geri ödenme kabiliyeti ve grubun likidite rezervleri gibi kriterlerin tekrar öne çıkması gerekiyor.
Akça Kimya bonosunda yaşanan ödeme aksaması, kredibilite-finansman modeli, şirket grubunun kurumsal riski ve bonolar piyasasındaki güven algısını zorlayan bir olay olarak karşımıza çıkıyor.
Tahvil piyasasında bu tür “bağlı ortak şirketlerde zincirleme risk”lerin hızla yayılma potansiyeli bulunuyor.
Dolayısıyla “sadece yüksek faizli bono almak yeterli değil”, aynı zamanda şirketin finansman, operasyon ve yönetim risklerini de okuyabilmek gerekiyor.
Bu olay, yerli özel sektör tahvillerinde yatırımcıların yeniden temkinli bir değerlendirme sürecine girmesine sebep olabilir.

