Devlet Bahçeli, “MHP İmralı’ya gitmeye hazırdır” ve “Demirtaş’ın tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır” sözleriyle siyasette yeni bir döneme işaret etti.
2022’de tam tersi yönde açıklamalar yapan Bahçeli’nin bu yeni söylemi, MHP’nin Kürt meselesine yaklaşımında yön değişikliğine dair tartışmaları tetikledi.
Bu çıkış, hem iç politikada ittifak dengelerini hem de Türkiye’nin hukuk ve çözüm süreci algısını yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin bugünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada iki kritik mesaj verdi:
Birincisi, “Meclis’te kurulacak bir komisyonun İmralı’ya gitmesi süreci güçlendirir, MHP böyle bir heyete katılmaya hazırdır.”
İkincisi, “Sayın Demirtaş hukuki yollardan sonuca ulaşmıştır, tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır.”
Bu açıklamalar, hem tonu hem de içeriğiyle Bahçeli’nin uzun yıllardır sürdürdüğü “terörle müzakere olmaz” çizgisinden belirgin biçimde ayrılıyor. 2022’de benzer konularda sert bir tavır takınan Bahçeli, “İmralı’yla temas kabul edilemez, bölücülükle mücadele devletin kırmızı çizgisidir” ifadelerini sıkça kullanmıştı.
Bugün ise aynı liderin “İmralı’ya gitmeye hazırız” demesi, hem siyaset hem toplum açısından yeni bir sayfa olarak okunuyor.
2022’den 2025’e: Söylemde Kırılma
2022’de Bahçeli, çözüm süreci tartışmalarını “ihanet süreci” olarak tanımlıyor, Selahattin Demirtaş’ın serbest kalması yönündeki çağrılara sert tepki veriyordu. “Kandil’deki terör elebaşlarıyla aynı dili konuşanlara özgürlük istemek, milletin vicdanına ihanettir” sözleri o dönemde hatırlarda yer etmişti.
Bugünkü açıklamalar ise bambaşka bir ton taşıyor. Bahçeli, hem hukuki sürece vurgu yapıyor hem de Demirtaş’ın tahliyesini “Türkiye için hayırlı” olarak nitelendiriyor.
Bu değişim, MHP’nin milliyetçi çizgisi ile siyasi realizm arasındaki denge arayışını gösteriyor.
Neden Şimdi?
Bu ton değişikliğinin arkasında birkaç neden öne çıkıyor:
- Yargısal baskı ve uluslararası süreçler: AİHM’in Demirtaş kararı kesinleşti; Türkiye’nin hukuk devleti vurgusunu güçlendirmesi gerektiği mesajı veriliyor.
- İç siyasi denge: 2025 sonrası dönemde MHP’nin Cumhur İttifakı içindeki pozisyonunu yeniden tanımlama ihtiyacı hissediliyor.
- Kürt meselesinde siyasi normalleşme arayışı: Ekonomik istikrar kadar toplumsal barışın da yeniden gündeme alınması kaçınılmaz hale geldi.
Bahçeli’nin açıklamaları bu üç eksende değerlendirildiğinde, hem “kontrollü bir açılım” hem de “stratejik bir yumuşama” izlenimi veriyor.
Ekonomi ve Yatırımcı Perspektifi
Politik belirsizliğin azaldığı, toplumsal tansiyonun düştüğü her dönemde piyasalar daha pozitif tepki verir. Bahçeli’nin bu yumuşama sinyali, iç piyasada kısa vadeli güven artışı yaratabilir.
Ancak yatırımcı açısından belirleyici olan, bu söylemin somut reformlara dönüşüp dönüşmeyeceği olacak.
Kürt meselesinde yasal reform ve toplumsal uzlaşıya dayalı adımlar atılması durumunda Türkiye’nin risk primi düşebilir, özellikle bölgesel kalkınma projelerine yeni uluslararası fonlar yönelir. Aksi durumda ise bu söylem sadece politik manevra olarak kalır.
Bahçeli’nin Söyleminde Tarihi Dönemeç
Bahçeli’nin “İmralı’ya gitmeye hazırız” ve “Demirtaş’ın tahliyesi hayırlı olur” açıklamaları, Türkiye siyasetinde alışılmış kalıpları sarsan bir dönemece işaret ediyor.
Üç yıl önce bu olasılığı reddeden bir liderin bugün bu ifadeleri kullanması, yalnızca siyasi ton değişikliği değil, aynı zamanda MHP’nin gelecekteki yönelimleri açısından da stratejik bir kırılma anlamına geliyor.
Önümüzdeki süreçte belirleyici olan; bu sözlerin eyleme dönüşüp dönüşmeyeceği ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde ne kadar kalıcı bir etki bırakacağı olacak.

