● TCMB verilerine göre bireysel kredilerde yıllık artış %48’e ulaştı, sorunlu kredi oranı tarihsel ortalamaları zorluyor.
● Finansal İstikrar Komitesi, mevcut yapılandırmaların işe yaramadığına dikkat çekerek yeni önlemleri gündemine aldı.
● Banka dışı finans kuruluşlarının agresif büyümesi, kredi riskini bankacılık sisteminin dışına itiyor.
Faiz oranlarının tarihin en yüksek seviyelerine çıkarılması, kredi kartı taksitlerine sınır getirilmesi ve bireysel borçlanmaya ilişkin peş peşe düzenlemeler yapılmasına rağmen Türkiye’de bireysel kredi hacmi durmuyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, son bir yılda bireysel kredilerdeki artış oranı %48’e ulaştı. Bu, pandemi sonrası dönemin bile üzerinde bir hız anlamına geliyor. Grafik, özellikle 2023’ün ikinci yarısından itibaren artış eğrisinin dikleştiğini gösteriyor.
Bu tablo üzerine Finansal İstikrar Komitesi (FİK) geçen hafta yaptığı toplantıda konuya özel bir bölüm ayırdı. Komite notunda, mevcut yapılandırma programlarının “etkisinin sınırlı kaldığı” vurgulandı ve “yeni adımların değerlendirildiği” ifade edildi.
Edinilen bilgilere göre, iki olasılık öne çıkıyor:
1- Yeni bir kredi yapılandırma dalgası — riskli bireysel kredilerin bankalarla koordineli olarak yeniden vadelendirilmesi.
2- Kredi musluklarının kısılması — özellikle ihtiyaç kredilerinde sıkı limit uygulamaları ve faiz baskısının artırılması.
Sistemdeki diğer dikkat çekici unsur ise banka dışı finansal kuruluşların hızla büyümesi. Leasing, faktoring ve finansman şirketlerinin son dönemde kredi hacim artış oranı bankaların çok üzerinde seyrediyor. Bu durum, toplam borç stokunu bankacılık bilançosundan uzaklaştırırken riskin “gölge finansman” alanına kaydığı bir tablo yaratıyor.
Komite notuna göre bu gelişme, “kredi büyümesinin kompozisyonunu bozuyor” ve finansal istikrar açısından yeni bir kırılganlık alanı oluşturuyor.
Kısacası, faiz silahı kredi hızını kesmeye yetmedi. Artık ya yeni bir yapılandırma dalgası ya da daha sert bir kredi freni kapıda. Ancak hangi yol seçilirse seçilsin, finansal sistemin önünde zor bir denge dönemi var:
“Borcu yavaşlatmak büyümeyi, büyümeyi korumaksa bilanço dengesini zorluyor.”

