● TÜİK’in 2025=100 baz yılına geçiş hazırlığı, TÜFE sepetinin ağırlıklarını GSYH temelli hale getirecek.
● Yeni yöntemde ağırlıklar, “Hanehalkı Nihai Tüketim Harcamaları” verilerinden türetilecek.
● Bu yaklaşım, enflasyon sepetini gelir ve harcama kompozisyonuna daha duyarlı hale getirecek.
Yeni Baz Yılında Tüketim Dengesi Değişiyor
TÜİK’in 2026 itibarıyla uygulamaya alacağı 2025=100 baz yılına geçişle birlikte, TÜFE hesaplamasının temelinde kullanılan veri seti değişiyor. Artık enflasyon sepetindeki ağırlıklar, klasik “hanehalkı tüketim araştırması” yerine, GSYH verilerinde yer alan “Ulusal Hesaplar Hanehalkı Nihai Tüketim Harcamaları” (HHNTH) üzerinden belirlenecek.
Bu yaklaşım, fiyat endeksinin makro harcama kalıplarına daha doğrudan bağlanması anlamına geliyor. Tüketici araştırmalarındaki örneklem temelli eğilimler yerine, toplam harcama hacimlerini yansıtan ulusal hesaplar kullanılacak.
Yeni Sepette Ağırlık Dağılımı
2024 baz alınarak yapılan simülasyona göre, TÜFE’nin yeni yapısında bazı başlıklar belirgin biçimde öne çıkıyor:
- Gıda ve alkolsüz içecekler: %24,97 (TÜFE’ye göre 22,5 %)
- Konut, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar: %15,22 (16,4 %)
- Lokanta ve konaklama hizmetleri: %8,32 (10 %)
- Ulaştırma: %13,15 (15,1 %)
- Mobilya ve ev bakımı: %7,67 (7,6 %)
- Sağlık: %4,09 (2,8 %)
- Sigorta ve finansal hizmetler: ayrı kırılım verilmemiş olsa da, önceki yıllara göre %3–4 civarında pay alması bekleniyor.
Bu tablo, Türkiye ekonomisinde son dönemde hızla artan gıda, enerji ve hizmet enflasyonunun harcama kompozisyonuna kalıcı şekilde yansıdığını gösteriyor.

BS Ekonomi Yorumu
Yeni sistem, TÜİK’in enflasyon ölçümünde gelir grupları arasındaki farkları azaltmayı değil, harcama hacimlerini esas almayı hedeflediğini ortaya koyuyor. Bu da düşük gelirli grupların tüketim sepetindeki ağırlıkların göreli olarak azalması anlamına gelebilir.
Ayrıca ulusal hesapların baz alınması, veri revizyonlarının geriye dönük olarak enflasyon serilerini de değiştirebilme potansiyeli taşıyor. Bu durum, özellikle reel faiz, büyüme ve ücret hesaplamalarında geçmişle karşılaştırmayı zorlaştırabilir.
Yeni baz yılıyla birlikte, Türkiye’nin fiyat istatistikleri artık sadece “hanelerin ne aldığına” değil, “ekonominin ne kadar harcadığına” bakacak.

