- Hazine verilerine göre iç borç stokunun ortalama vadesi 2,9 yıla, dış borç stokunun ortalama vadesi ise 6,3 yıla düştü; son yılların en kısa seviyeleri görüldü.
- Sabit faizli TL borçların payı azalırken, döviz cinsi ve değişken faizli borçlanmaların ağırlığı arttı; kur ve faiz dalgalanmalarına karşı kırılganlık büyüyor.
- Uzmanlar, “borç yönetiminde kısa vade–yüksek risk” dönemine girildiğini vurguluyor.
Borçta Vade Baskısı Artıyor
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Ağustos 2025 raporu, Türkiye’nin borç yönetiminde risk profilinin sert şekilde değiştiğini ortaya koyuyor. İç borç stokunun vadeye kalan ortalama süresi 2,9 yıl ile 2020’den bu yana en düşük noktaya gerilerken, dış borç stokunun ortalama vadesi 6,3 yıla düştü. Bu, 2017’de neredeyse 10 yıla yaklaşan seviyelerden sonra son 20 yılın en kısa dış borç vadesi anlamına geliyor.
Sabit Faizli Pay Geriliyor
Verilere göre toplam borç stokunun yalnızca %27,4’ü sabit faizli TL cinsinden. Toplam borç stokunun dağılımında ise %66,6 sabit faizli, %28,1 değişken faizli, %5,3 TÜFE’ye endeksli borçlar öne çıkıyor. Ancak sabit faizlinin payı 2024 sonuna göre 2,4 puan geriledi. Bu azalma, TL sabit faizli borçların değil, döviz cinsi sabit borçların artışından kaynaklandı.
Risk Uyarıları
Ekonomistler, kur oynaklığı ve küresel faiz trendleri dikkate alındığında kısa vade ve döviz ağırlıklı borçlanmanın ciddi bir kırılganlık yarattığına dikkat çekiyor. Özellikle değişken faizli borçların oranı %28’i aşarken, TL sabit faizli enstrümanların gerilemesi “yüksek faiz–yüksek kur” dönemlerinde kamu finansmanı için risk katsayısını artırıyor.
Gelecek Görünüm
Hazine’nin son 5 yıllık vade eğrisine bakıldığında iç borç vadesinin 2022’de 3,6 yıl, 2023’te 3,8 yıl iken 2025’te hızla 2,9 yıla düştüğü görülüyor. Uzmanlar, mevcut trendin sürmesi halinde Türkiye’nin borç çevirme maliyetlerinde sert artışlarla karşı karşıya kalabileceği görüşünde.