- 1995 Havaş özelleştirmesi, Turgay Ciner’in iş dünyasındaki sıçrama tahtası oldu; 28 milyon dolara alınan şirketin değerinin 100 milyon doların üzerinde olduğu iddia edildi.
- 2000’lerde siyasete yakınlık – özellikle Hüsamettin Özkan’ın damadı oluşu – Ciner’in enerji, maden ve medya alanında büyümesine eşlik etti.
- 2024–2025’te medya satışları ve Genesis Alkali alımı, Ciner’i küresel soda külü lideri yaptı; ancak Türkiye’deki soruşturmalar ve yurt dışına çıkış iddiaları yeni bir kırılma noktası yarattı.
Havaş Olayıyla Başlayan Yükseliş
Turgay Ciner’in iş dünyasındaki hikâyesi, Türkiye özelleştirme tarihinin en tartışmalı örneklerinden biriyle, Havaş’ın satışıyla başladı. 1995’te Havaalanı Yer Hizmetleri A.Ş.’nin %60 hissesi yalnızca 28 milyon dolara Park Holding’e geçti. Oysa muhalefet raporlarına göre şirketin değeri 100–120 milyon dolar seviyesindeydi. Bu fark, “zararına özelleştirme” iddialarını doğurdu ve “Havaş olayı” yıllarca siyasi literatürde tartışıldı.
Ciner, birkaç yıl içinde Havaş’ın tamamını kontrol etti. Ardından 1997’de hisselerin %40’ını Swissair’e satarak uluslararası bağlantı kurdu. Böylece, devlet varlıklarının özelleştirilmesi sürecinde elde ettiği stratejik avantajı, hem sermaye birikimi hem de global iş ortaklıklarıyla büyütmüş oldu.
2000’li yıllarda Havaş TAV’a devredildi, Ciner bu sektörden çıktı. Ancak Havaş özelleştirmesi, onun iş dünyasındaki yükselişinde ilk büyük sıçrama olarak kaldı.
Siyasetle Kesişen Yollar
Ciner’in iş hikâyesinin ikinci perdesi siyasete uzanıyor. 2006’da dönemin en etkili siyasetçilerinden, eski Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın kızı Didem Özkan’la evlendi. Bu evlilik, iş ile siyaset arasındaki bağların sembolü haline geldi.
Özkan, 1999–2001 krizinde Bülent Ecevit’in en yakınındaki isimdi. “Anayasa kitapçığı”nın fırlatılmasıyla patlayan 2001 krizi, bankacılık sistemini çökertmiş, Türkiye ekonomisini IMF programına sokmuştu. Bu kriz aynı zamanda siyaset sahnesinde yeni figürlerin – başta Erdoğan’ın – önünü açmıştı.
Ciner’in bu dönemde siyasete yakınlığı, onun enerji ve maden sahalarındaki genişlemesini kolaylaştırdı. Park Holding üzerinden termik santraller, soda külü yatırımları, Eti Soda ve Kazan Soda gibi projeler bu süreçte hayat buldu. Yatırımların büyük kısmı devletin verdiği lisanslar ve teşviklerle gerçekleşti.
Medya İmparatorluğu ve Geri Çekiliş
Ciner 2000’lerde medya alanına da hızlı giriş yaptı. Habertürk Gazetesi ve TV’si, Show TV, Bloomberg HT gibi markaları bünyesine katarak sektörde önemli bir oyuncu oldu. Medya yatırımları, yalnızca ticari kazanç değil, aynı zamanda kamuoyu üzerinde siyasi etki alanı da sağladı.
Ancak 2024’te bu tablo değişti. Ciner, medya varlıklarını Can Holding’e devretti. Bu satış, siyasi iklimde artan baskılar ve medya üzerindeki denetimin sıkılaşmasıyla birlikte “stratejik geri çekiliş” olarak yorumlandı.
Küresel Hamle: Genesis Alkali Satın Alması
Medya sahnesinden çekilen Ciner, sermayesini küresel ölçekte maden ve kimya sektörüne yönlendirdi. 3 Mart 2025’te Ciner’in şirketi WE Soda, ABD’li Genesis Energy’nin trona bazlı soda külü operasyonlarını 1,425 milyar dolar karşılığında satın aldı. Bu devralma sonrası WE Soda, dünyanın en büyük doğal soda külü üreticisi haline geldi.
Soda külü, camdan deterjana, kimyadan lityum-iyon pillere kadar geniş kullanım alanı olan kritik bir ham madde. Trump yönetiminin sıkça dile getirdiği “madencilik ve element bağımsızlığı” politikaları bağlamında, Ciner’in bu alandaki yatırımı stratejik bir denklem oluşturdu.
Londra piyasalarında işlem gören WE Soda eurobondları açısından bu satın alma, hem şirketin bilançosunu büyüten hem de borç yükünü artıran bir hamle oldu. Yatırımcılar yarınki fiyatlamalarda bu ikili etkiyi gözetmek zorunda kalacak.
Türkiye’de Soruşturmalar ve Kaçış İddiaları
Tam bu sırada, Türkiye’deki tablo sertleşti. 2025 sonbaharında Can Holding’e yönelik soruşturma ile birlikte, Ciner’in adı yeniden gündeme geldi. Park Holding ve bağlı şirketlere kayyum atandı. Savcılık, Ciner hakkında yakalama kararı çıkardı.
Kulislerde, Ciner’in soruşturma öncesinde bazı hisselerini satarak yurt dışına çıktığı konuşuluyor. Bu iddia henüz resmî makamlarca doğrulanmamış olsa da, Türkiye iş dünyasında büyük yankı uyandırdı.
Sonuç: Özelleştirmeden Küresel Madenciliğe
Turgay Ciner’in hikâyesi, Türkiye’nin 30 yıllık ekonomi–siyaset denklemine paralel bir yolculuk:
- 1995 Havaş özelleştirmesi ile başlayan sermaye birikimi,
- 2000’lerde siyasi bağlar ve teşviklerle güçlenen enerji ve maden yatırımları,
- Medya imparatorluğu ile kurulan kamuoyu etkisi,
- 2025’te Genesis Alkali satın alması ile küresel soda külü liderliğine uzanan bir çizgi.
Bugün Ciner’in hikâyesi, yalnızca bir iş adamının biyografisi değil; Türkiye’nin son 30 yılındaki özelleştirme, kriz, siyaset ve sermaye döngülerinin özeti niteliğinde.