Moody’s Kararı Piyasayı Etkilemez,Esas Olan DeepSeek !

0
153

Musk, Şimdi de AfD’nin Seçim Kampanyasına Canlı Bağlandı

ABD’de Donald Trump’ın yemin töreninde ‘Nazi selamı’ yaptığı iddiasıyla gündeme gelen ünlü iş insanı Elon Musk, faşist Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin Halle kentinde düzenlediği seçim kampanyası toplantısına canlı bağlantıyla katıldı. AfD Partisi Eş Başkanı ve partinin başbakan adayı Alice Weidel’in konuşma yapacağı toplantının açılışında söz alan Musk, partinin seçim programını övdü.

“Almanya’nın harika geleceği için mücadele edin”

Musk, ABD’den yaptığı bağlantıda AfD’nin politikalarına desteğini yineleyerek, “Almanya’nın harika geleceği için mücadele edin.” ifadelerini kullandı. Toplantının ev sahibi olan AfD başbakan adayı Weidel ise Musk’a teşekkür ederek, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine iyi dileklerini sundu. Weidel, “Biz de Almanya’da yurdumuzu tekrar büyük yapıyoruz. Almanya’yı Yeniden Büyük Yap (Made Germany great again)” sözleriyle Trump’ın sloganına atıfta bulundu.

Avrupalı Liderlerden Tepki: Demokrasi Tehlikede

Elon Musk, son dönemde Avrupa’da faşist siyasi çevrelere destek verdiği gerekçesiyle eleştirilerin odağına yerleşmiş durumda. Daha önce de sahibi olduğu X platformunda AfD Eş Başkanı Weidel ile canlı yayın yapan Musk, bazı Avrupa Parlamentosu milletvekilleri tarafından “aşırı sağ paylaşımları” nedeniyle AB’ye şikâyet edildi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, AA’ya verdiği röportajda Musk’ı sert bir dille eleştirerek, “Yeni edindiği medya gücünü tüm dünyaya müdahale etmek için kullanıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Scholz, Amerikalı iş insanının faşist partiler lehine takındığı partizan tutumun kendisini üzdüğünü ifade ederek, “Bu, Avrupa’da demokrasiyi ve bir arada yaşamayı tehlikeye atıyor.” şeklinde konuştu. (Kaynak)

Trump: “Dünya Sağlık Örgütü’ne Geri Dönmeyi Düşünebiliriz

ABD Başkanı Donald Trump, Las Vegas’ta katıldığı mitingde yaptığı konuşmada, ülkesinin Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) yeniden katılabileceğinin sinyalini verdi. Trump, daha önce imzaladığı başkanlık kararnamesiyle ABD’nin DSÖ’den resmi olarak çekildiğini açıklamıştı.

Mitingdeki konuşmasında, “DSÖ’den çekildim, orada yılda 500 milyon dolar ödüyorduk ve Çin çok daha büyük nüfusuna rağmen yalnızca 39 milyon dolar ödüyordu ama belki tekrar üye olmayı düşünebiliriz.” ifadelerini kullanan Trump, gerekirse örgüte yeniden dahil olabileceklerini belirtti.

ABD’nin DSÖ’den ayrılma süreci

Trump, başkanlıktaki ilk günlerinde imzaladığı kararnameyle ABD’nin DSÖ üyeliğine son vermişti. İmzalanan metinde, DSÖ’nün Wuhan, Çin ve küresel sağlık krizleri konusundaki tutumunun ‘Kovid-19 salgınını kötü yönetmesi’, ihtiyaç duyulan reformları hayata geçirmemesi ve “üye devletlerin uygunsuz siyasi etkisine karşı bağımsızlığını koruyamaması” gerekçesiyle örgütten çıkılmasına karar verildiği ifade edilmişti. Ayrıca DSÖ’nün “haksız yere ABD’den ağır ödemeler talep etmeyi sürdürdüğü” de gerekçeler arasında gösterilmişti.

Afrika Birliği’nden çağrı

Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Mahamat, 22 Ocak’ta yaptığı açıklamada Trump’a, DSÖ’den çekilme kararını gözden geçirmesi çağrısında bulunmuştu. Mahamat, küresel sağlık krizlerinin ancak iş birliğiyle çözülebileceğine vurgu yaparak, ABD’nin örgütteki varlığının kritik önem taşıdığını belirtmişti.(Kaynak)

CIA Koronavirüs Belgelerinin Gizliliğini Kaldırdı

ABD’nin dış istihbarat servisi CIA, cumartesi günü yayınladığı yeni bir değerlendirmede, koronavirüs salgınına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün büyük olasılıkla Çin’in Wuhan kentindeki bir laboratuvardan sızdığını duyurdu. Ancak kurum, bu sonuca “düşük güvenle” ulaştığını da vurguladı.

Söz konusu değerlendirme, aslen Joe Biden yönetimi ve eski CIA Direktörü William Burns’ün talebi üzerine hazırlanmıştı. Donald Trump tarafından yeni CIA Direktörü olarak atanan John Ratcliffe, raporun gizliliğini kaldırarak kamuoyuna açıklanmasına onay verdi. Ratcliffe, uzun zamandır virüsün Wuhan Viroloji Enstitüsü’ndeki bir sızıntıdan kaynaklanma ihtimalini savunuyordu.

“Laboratuvar Sızıntısı” Teorisi Yeni Bir Bulgudan Çok, Eski Verilerin Değerlendirmesi

CIA’nin raporu, virüsün hem doğal yollarla hem de araştırma kaynaklı şekilde ortaya çıkmış olma olasılığını “makul” buluyor. Bununla birlikte değerlendirme, yeni bir kanıta dayanmıyor; aksine virüsün ilk dönemlerdeki yayılımı, bilimsel özellikleri ve Çin’deki viroloji laboratuvarlarının durumu gibi eski verilerin analizine dayanıyor.

CIA bugüne kadar bu konuda tarafsız bir tutum sergilemiş olsa da, 2023 yılında FBI ve ABD Enerji Bakanlığı, Covid-19’un “en olası açıklamasının” bir laboratuvar sızıntısı olduğunu öne süren raporlar yayınlamıştı. Her iki kurum da bu tezlerine “düşük güvenle” ulaştıklarını belirtmişti.

Çin’den İş Birliği Yok Bu Yüzden Salgının Kaynağı Belirsiz Kalabilir

Rapor, virüsün gerçekten laboratuvardan mı yoksa doğal yollardan mı yayıldığına ilişkin tartışmaları tam olarak bitirmekten uzak. Uzmanlar, Çin’in iş birliği yapmaması sebebiyle bu sorunun asla tam olarak çözülemeyebileceğini dile getiriyor.

Çin ise daha önce laboratuvar sızıntısı iddialarını “siyasi ve faydasız spekülasyon” olarak nitelendirerek reddetti. Çin’in ABD Büyükelçiliği Sözcüsü Liu Pengyu, Associated Press’e gönderdiği e-posta açıklamasında, “Virüsün kaynağının siyasallaştırılmasına ve damgalanmasına kesinlikle karşı çıkıyoruz ve bir kez daha herkesi bilime saygı göstermeye, komplo teorilerinden uzak durmaya çağırıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Senato İstihbarat Komitesi Başkanı: “Çin Sorumlu Tutulmalı”

Senato İstihbarat Komitesi Başkanı ve Cumhuriyetçi Senatör Tom Cotton, CIA’nın değerlendirmesini “memnuniyet verici” olarak niteledi ve “Çin’in pandemiye neden olduğu için sorumlu tutulması gerektiğini” savundu.

Aynı dönemde görevini devreden eski CIA Direktörü William Burns, kurum analistlerinden Covid-19’un kökenine dair teoriler arasında tarafsız kalmak yerine bir pozisyon almalarını istemiş ancak hangi teoriyi destekleyecekleri konusunda talimat vermemişti. (Kaynak)

ABD Dışişleri Tüm Mevcut ve Yeni Dış Yardımları Durdurdu

ABD Dışişleri Bakanlığı, ülke dışındaki diplomatik temsilciliklerine ve diğer bakanlık çalışanlarına cuma günü gönderdiği notta, tüm mevcut ve yeni dış yardımların geçici olarak durdurulacağını duyurdu. Sızan belgeye göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın pazartesi günü yayımladığı emir doğrultusunda başlatılan bu uygulama, 90 günlük bir değerlendirme sürecini kapsıyor. Bu sürede verilen dış yardımların yeni yönetimin dış politikası ile ne kadar tutarlı olduğu ve yardımların etkisi incelenecek.

Kalkınmadan Silah Yardımına Her Şey Değerlendirme Kapsamında

ABD’nin kalkınma fonlarından silah desteklerine kadar geniş bir yelpazeyi içeren bu kesinti sürecinde, yardımlar tek tek gözden geçirilerek onaylanmaları durumunda yeniden devreye alınabilecek. BBC’nin aktardığına göre, acil gıda yardımı programları için bir istisna tanınırken, İsrail ve Mısır’a yönelik askeri desteğin de devam edeceği belirtildi.

“Daha Güçlü, Güvenli ve Müreffeh Olmamız Gerek”

Resmi istatistiklere göre, 2023 yılında 68 milyar dolar tutarında yardım yapan ABD, bu alanda dünyanın lideri konumunda. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, daha önce yaptığı açıklamalarda, yurtdışında yapılan tüm harcamaların ülkeyi “daha güçlü, güvenli ve müreffeh” kılması gerektiği görüşünü savunmuştu.

Uzmanlara Göre: “Etki Devasa Olabilir”

  • ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, “müttefikler ve ortaklara silah tedariki” biriminde genel müdür olarak görev yaparken 2023’te Washington’un İsrail politikaları nedeniyle istifa eden Josh Paul, alınan kararın “çok büyük bir şey” olduğunu belirtti. Paul, örnek olarak dünyadaki insani mayın temizleme programlarının bir anda durdurulacak olmasını gösterdi.
  • ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) eski yetkililerinden Dave Harden ise, su, barınak ve sağlık hizmetlerine beklenmedik şekilde son verilmesinin çok sayıda insanı olumsuz etkileyeceğini vurguladı.

Ukrayna Destek Paketi Tehlikede mi?

Fransız haber ajansı AFP, bu kararın özellikle Rusya’yla savaşan Ukrayna için de büyük bir endişe kaynağı olduğuna işaret ediyor. 20 Ocak’ta görevini Donald Trump’a devreden Joe Biden, 9 Ocak’ta yaptığı açıklamada Ukrayna’ya 500 milyon dolarlık mühimmat yardımı yapılacağını duyurmuştu. Yeni yönetimin dış yardımlara getirdiği bu geçici durdurma kararı, söz konusu yardım paketini de etkileyebileceği gerekçesiyle uluslararası kamuoyunda endişe uyandırıyor. (Kaynak)

Pete Hegseth, 29. ABD Savunma Bakanı Olarak Görevine Başladı

ABD Başkanı Donald Trump tarafından Savunma Bakanlığı’na aday gösterilen ve hakkındaki cinsel saldırı suçlamaları nedeniyle tartışma yaratan Pete Hegseth, yemin ederek resmen görevine başladı. Hegseth, Senato’da dün yapılan oylamada 50-50’lik beraberliği ABD Başkan Yardımcısı James David (JD) Vance’ın oyu sayesinde lehine çevirerek onay almıştı.

Yeni Savunma Bakanı, yemin töreninin ardından yaptığı yazılı açıklamada, ABD savunma politikalarını “savaş yerine caydırma” ilkesi üzerine inşa edeceklerini vurguladı. Hegseth, “Gerektiğinde düşmanı yok etmek için ezici ve kararlı bir güç kullanacağız.” ifadesini kullanarak askeri güç konusunda kararlılık mesajı verdi.

Trump’tan Tebrik: “Harika Bir Savunma Bakanı Olacak!”

Donald Trump, kendi sosyal medya platformu olan Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda, “Pete Hegseth’i tebrik ederim. Harika bir Savunma Bakanı olacak!” ifadesini kullandı. Hegseth, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’dan sonra Trump kabinesinde resmen göreve başlayan ikinci bakan oldu.

Tartışmaların Odağında: Cinsel Taciz İddiaları ve Alkollü Söylemler

Pete Hegseth, uzun süre Fox News’ta sunuculuk yapması ve Trump’a yakın yayın politikasıyla tanınıyordu. Ancak Savunma Bakanlığı’na aday gösterildiğinde, isminin birçok tartışmaya konu olması dikkat çekti:

  • Cinsel saldırı iddiası: İsmi açıklanmayan bir kadın, 2017 yılında Kaliforniya’da bir otel odasında Hegseth tarafından cinsel saldırıya maruz kaldığını belirterek şikâyette bulundu. Hegseth, olayın “rızaya dayalı” olduğunu savundu. Senato’daki onay oturumunda, Hegseth, “cinsel saldırıyla suçlayan kadına 50 bin dolar ödediğini” yazılı yanıtında kabul etti.
  • Alkollü işe gitme ve aşırı alkol tüketme iddiaları gündeme geldi.
  • 2015 yılında bir gaziler etkinliğinde sarhoşken “Tüm Müslümanları öldürün” diye bağırdığı yönündeki suçlamalar da basına yansıdı.

Hegseth bu iddiaları reddetti veya bağlamından saptırıldığını savundu. Senato’daki onay süreci boyunca, muhalif senatörler bu iddiaları gündeme getirerek Hegseth’in pozisyona “yeterli olup olmadığını” sorguladı. (Kaynak)

AP’den “Meksika Körfezi” İsmiyle Devam Açıklaması

ABD’li haber ajansı The Associated Press (AP), ABD Başkanı Donald Trump’ın Meksika Körfezi adını “Amerika Körfezi” olarak değiştirme talimatına uymayacağını duyurdu. AP’nin standartlar ve kapsayıcılık başkan yardımcısı Amanda Barrett, yaptığı yazılı açıklamada bu kararın AP’nin uluslararası yayın ilkeleriyle örtüşmediğini belirtti.

“400 Yıldan Uzun Süredir Meksika Körfezi Olarak Biliniyor”

Barrett, Trump’ın emrinin ABD için geçerli olsa bile Meksika veya diğer uluslararası kuruluşlar için geçerli olmadığını vurgulayarak, “Meksika Körfezi bu ismi 400 yıldan uzun süredir taşıyor. AP, Trump’ın seçtiği yeni ismi kabul etse de burayı orijinal ismiyle anacak.” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, AP’nin küresel bir haber ajansı olarak uluslararası isimlerin ve coğrafi bölgelerin kolay tanınabilir olmasına önem verdiğini belirtti. Barrett, “Haberlerimiz, dünyanın dört bir yanında farklı dillerde yayılıyor. Dolayısıyla yerleşik coğrafi isimleri korumak, okuyucularımız için en anlaşılır yol.” şeklinde konuştu.

Trump, 7 Ocak’ta Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde düzenlediği basın toplantısında, Meksika Körfezi adını “Amerika Körfezi” olarak değiştireceğini ilk kez dile getirmişti. 20 Ocak’taki yemin töreninde de “Yakında Meksika Körfezi’nin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğiz” ifadesini yineleyen Trump, aynı gün imzaladığı bir başkanlık kararnamesiyle resmi duyuruyu yapmıştı. (Kaynak)

Kolombiya’da Petro, Şiddet Olayları Nedeniyle OHAL İlan Etti

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, ülkenin kuzeydoğusundaki Catatumbo bölgesinde çıkan çatışmalar nedeniyle olağanüstü hal (OHAL) ilan etti. ELN ve FARC militanları arasında yaşanan şiddette 80 kişi ölürken, 36 bin kişi evlerini terk etti. 90 gün sürecek OHAL, sokağa çıkma yasağı gibi önlemleri hızla devreye sokma yetkisi tanıyor. Muhalifler kararı “yasaların ihlali” diye eleştirirken, destekçiler bölgeye altyapı ve güvenlik hizmetlerinin geleceğini savunuyor. Petro, barış görüşmelerini askıya alıp ELN liderleri hakkında yakalama kararı çıkardı. (Kaynak)

Trump Kolombiya’ya Yaptırım Uygulayacak: “Bu Daha Başlangıç”

ABD Başkanı Donald Trump, Kolombiya hükümetine ve hükümeti destekleyen kesimlere yönelik bir dizi yaptırım kararı alacağını duyurdu. Trump, bu adımın yalnızca bir başlangıç olduğunu ve ilerleyen süreçte daha sert önlemlerin gündeme gelebileceğini vurguladı.

Başkan Trump, yaptığı açıklamada, Kolombiya’ya yönelik finansal yaptırımların kapsamının genişletileceğini ve vize kısıtlamaları uygulanacağını belirtti. “Kolombiya’daki hükümet destekçilerine yönelik vizelerin iptal edilmesi, bu sürecin yalnızca ilk adımıdır. Acil durum kapsamında Hazine Bakanlığı, bankacılık sistemi ve finansal düzenlemeler üzerinde yaptırımlar tamamen devreye alınacaktır.” dedi.

“Daha Sert Önlemler Yolda”

Trump’ın açıklamaları, ABD’nin bölgedeki diğer hükümetlere de bir uyarı niteliği taşıyor. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalara göre, Kolombiya örneği, diğer Latin Amerika ülkelerine yönelik benzer önlemler için bir test niteliği taşıyabilir.

Grand Kartal Otel Faciasında Yeni Gelişme ve İfadeler

Bolu’nun Kartalkaya bölgesinde bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği yangın faciasına ilişkin soruşturma derinleşiyor. Otel sahibi Halit Ergül’ün savcılığa verdiği ifadelerde, aşçıbaşından elektrikçiye kadar pek çok çalışanı suçladığı ortaya çıktı. Aynı soruşturma kapsamında Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ile İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun da aralarında bulunduğu 5 şüpheli, adliyeye sevk edildi.

Otel Sahibi Ergül: “Otelde Yangına Karşı Her Türlü Önlem Alındı”

Otel sahibi Halit Ergül, Hürriyet gazetesinin ulaştığı ifadesinde, yangının sorumluluğunu farklı personel gruplarına yükledi. Aşçıbaşı ve mutfak personelini, mutfaktaki elektrikli aletlerden sorumlu tuttu. Elektrikçi ve güvenlik görevlilerinin, 24 saat otel içinde devriye gezerek yangın uyarı butonlarını ve alarmları kontrol etmesi gerektiğini ifade etti.

Ergül, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş FQC Global Danışmanlık A.Ş. ile yıllık sözleşmeler yapıldığını ve düzenli denetimlerden geçtiklerini belirterek, denetimler sırasında “yangın merdivenlerinin mevzuata uygun olmadığına dair herhangi bir uyarı almadıklarını” öne sürdü.

Elektrikçi: “Yangın Alarm Sistemlerini Taşeron Firma Yönetiyordu”

Ergül tarafından suçlanan otelin elektrikçisi Hüseyin Özer ise kendisinin yalnızca verilen görevleri yerine getirdiğini söyledi. Yangın alarm ve koruma sistemlerinin, otel yönetimi veya teknik müdür tarafından koordine edildiğini, dışarıdan bir taşeron firma tarafından yönetildiğini aktardı. Teknik bilgiye sahip olmadığı bu konunun, departman şefleri ve otel yönetimi sorumluluğunda olduğunu vurgulayarak suçlamaları reddetti.

“Denetimlerde Yağmurlama Sistemine Dair Bir Şey Söylenmedi”

Ergül, hâkimlik sorgusunda özetle: “Otelde yangına karşı her türlü önlem alınmıştır. En son 15 Aralık’ta yapılan denetimde engelli odalarının kapılarıyla ilgili eksikler vardı fakat yangınla ilgili herhangi bir eksiklik tespit edilmedi.” dedi. “Otel 1998 yılında inşa edildiği için yağmurlama sisteminin o dönemde zorunlu olmadığını, sonraki denetimlerde de bu konuda bir talep gelmediğini” iddia etti.

Ergül, alarm sisteminin yangının ilk anlarında hasar gördüğü için çalışmadığını savunurken, duman dedektörlerinin devreye girdiğini söyledi.

“Yangın Alarmı Hasar Aldı, Duman Dedektörleri Devreye Girdi”

Ergül, ifadesinde ayrıca: “Yangına karşı alarm sistemi vardı ancak büyük ihtimalle yangının başlangıcında bu sistem hasar aldığı için çalışmadı.” dedi. 2007’de oteli hizmete açarken Bolu Belediyesi’nden yangına karşı yeterlilik belgesi aldıklarını, daha sonra da İl Özel İdaresi’nden açılış belgesi edindiklerini belirtti. Aylık gelirinin 100 bin TL olduğunu açıkladı.

Savcılık ifadesinde, otelin sürdürülebilir turizm belgesinin 2025 yılına kadar geçerli olduğu ve her iki yılda bir yangın tatbikatı yapıldığı da kaydedildi. Yangın sırasında alarm sisteminin büyük ihtimalle hasar gördüğü ve çalışmadığı, ancak duman dedektörlerinin devreye girdiği ifade edildi.

Tutuklu Sayısı 15’e Yükseldi

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, daha önce gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen şüphelilerden 11 kişinin daha tutuklanmasıyla birlikte tutuklu sayısı 15’e yükseldi. Soruşturmanın ilerleyen safhalarında yeni gözaltılar ve adliyeye sevklerin gerçekleşebileceği belirtiliyor.

“Kişinin Hatırasına Hakaret” Soruşturması: 5 Zanlı Aranıyor

Yangında hayatını kaybedenlerin ailelerini telefonla arayarak alay içerikli ifadeler kullanan kişilere ilişkin de ‘kişinin hatırasına hakaret’ soruşturması başlatıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek”, “kişinin hatırasına hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlarından 5 şüpheli hakkında gözaltı kararı verdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi, kimlikleri belirlenen şüphelileri yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor. (Kaynak

DeepSeek ABD’yi Nasıl Tedirgin Etti?

Çin merkezli teknoloji girişimi DeepSeek, düşük maliyetli ve tamamen açık kaynaklı yapay zeka (YZ) modelleriyle ABD’li rakiplerinin dikkatini üzerine çekti. Şirketin en yeni modelleri, özellikle OpenAI gibi sektörün öncüsü sayılan kuruluşlarla performans karşılaştırmalarında benzer, hatta bazı alanlarda daha üstün sonuçlar elde etti. ABD medyası, “ABD’nin katı yarı iletken kısıtlamalarına rağmen DeepSeek nasıl bu denli başarılı oldu?” sorusuna yanıt arayarak şirketi manşetlerine taşıyor.

Düşük Maliyetli ve Açık Kaynak: DeepSeek’in İnovasyon Gücü

  • DeepSeek, kimya, matematik ve kodlama gibi uzmanlık gerektiren alanlarda OpenAI’nin o1 modeliyle aynı seviyede sonuçlar elde ettiğini iddia ediyor.
  • Şirket, DeepSeek-R1 ve DeepSeek-V3 modelleriyle kısa sürede büyük ilgi topladı.
  • Geleneksel olarak yüksek bütçeli ve güçlü çiplere dayanan ABD merkezli modellerin aksine DeepSeek, eğitimi yaklaşık 6 milyon dolar gibi görece düşük bir bütçeyle gerçekleştirdi. Üstelik ABD devi Meta’nın benzer model projelerine bu miktarın 10 katını harcamasına rağmen DeepSeek’in bazı ölçütlerde daha üstün olduğu vurgulanıyor.

ABD Medyasında ve Silikon Vadisi’nde Panik

  • Nature, DeepSeek’in model yayınından sadece üç gün sonra “Çin’in ucuz, açık kaynaklı YZ modeli bilim insanlarını heyecanlandırıyor” başlıklı bir yazı yayımladı.
  • CNBC, “Çin’den gelen az tanınan bir YZ laboratuvarı, Amerika’nın en iyilerini nasıl geride bıraktı” diyerek DeepSeek’in olağanüstü hız ve performansına dikkat çekti.
  • New York Times, DeepSeek’i “ABD’nin çip ihracat kısıtlamalarının sınırlarını göstermesi” açısından çarpıcı bir örnek olarak tanımladı ve şirketin, Google ve OpenAI gibi devlerin kullandığı üst düzey işlemcilerin çok altında donanımla rekabetçi modeller geliştirmesini vurguladı.

Uzmanların Görüşü: “OpenAI’ye Karşı Yeni Bir Güç”

  • Nanjing Üniversitesi’nden Doç. Li Baiyang, DeepSeek’in hem maliyet hem de erişilebilirlik bakımından OpenAI’nin tekelini sarsabilecek bir potansiyele sahip olduğunu belirterek, “ABD’nin çip kısıtlamalarının etkisiz kaldığını göstermesi, DeepSeek’in asıl başarısı” diyor.
  • SenseTime Eski Dekanı Tian Feng, DeepSeek’in “YZ geliştirme kurallarını yeniden tanımlayabileceğini” söylüyor ve bu teknoloji yaklaşımının ABD’li devler için alışılmadık bir baskı unsuru haline geldiğini belirtiyor.
  • NVIDIA Kıdemli Araştırma Müdürü Jim Fan, DeepSeek’in “gerçek anlamda açık ve sınır tanımayan bir YZ araştırma modeli” sunduğunu, bu yaklaşımla daha geniş bir küresel kullanıcı kitlesini hızla etkisi altına alabileceğini ifade ediyor.

ABD’li Şirketlerde “DeepSeek” Tedirginliği

  • Meta içindeki bir forumdan sızdırıldığı öne sürülen bilgilere göre, mühendisler “DeepSeek’i parçalarına ayırıp kopyalamak” için panik halinde çalışıyor. Mark Zuckerberg, 2025’te bir milyardan fazla insana hizmet edebilecek bir YZ asistanı hedeflediklerini söyleyerek Meta’nın buna yanıt vereceğini belirtiyor. ABD, DeepSeek ve benzeri Çinli şirketleri dışlamak adına çip kısıtlamaları, ihracat yasakları ve ek yaptırımlar uyguluyor. Ancak DeepSeek’in performansı, bu önlemlerin beklenen etkiyi yaratmadığını kanıtlar nitelikte.

Çinli İnovasyon Yapay Zeka Alanında Kendi Yolunu Açar mı?

ABD Başkanı Donald Trump’ın duyurduğu 500 milyar dolarlık yeni YZ altyapı yatırımı ve Stargate adlı şirket girişimi, bu rekabette ABD’nin konumunu güçlendirme çabası olarak okunuyor. DeepSeek ise, “yüksek maliyetli projelere bağımlılığı” kırarak daha uygun maliyetli ve daha kapsayıcı modellerin de dünya çapında başarılı olabileceğini kanıtlıyor. Uzmanlar, “Sağlıklı bir rekabet ve olası iş birliği” ortamının, iki ülke arasındaki politik gerilimlerin gölgesinde zor da olsa mümkün olduğu görüşünde. Çin ve ABD, YZ sektörünün iki önemli gücü olarak, özellikle YZ yönetişimi gibi alanlarda ortak hareket edebilir.

Bu gelişmeler, DeepSeek gibi şirketlerin OpenAI’nin üstünlüğüne meydan okuyarak, düşük maliyetli ve açık kaynaklı modeller aracılığıyla küresel yapay zeka arenasında yeni bir dönemin habercisi olabileceğini gösteriyor. (Kaynak)

Meta’dan Yeni 65 Milyar Dolarlık Yapay Zeka Yatırımı Planı

Sosyal medya devi Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg, 2025 yılına kadar yapay zeka altyapısına 60-65 milyar dolar arasında yatırım yapacaklarını açıkladı. Facebook hesabından yaptığı duyuruda, 2025 yılı için oldukça iddialı hedefler belirlediklerini söyleyen Zuckerberg, Meta AI asistanının ve Llama 4 modelinin bu sürecin merkezinde yer alacağını vurguladı.

Meta AI ve Llama 4’e Büyük Öncelik

Zuckerberg, 2025’e girerken Meta AI’nın 1 milyardan fazla insana hizmet sunan lider bir dijital asistan haline gelmesini beklediklerini söyledi. Yeni nesil yapay zeka modeli Llama 4’ü “en gelişmiş hale getirmek” için yoğun çalışmalar yürüttüklerini belirten Meta CEO’su, AR-GE ekibini de genişleterek yapay zeka mühendisliği alanında önemli atılımlar planladıklarını ifade etti.

Dev Veri Merkezi ve GPU Yatırımları

Meta, yapay zeka altyapısını güçlendirmek için Manhattan büyüklüğünde bir alana yayılan veri merkezi inşa etti. 2 gigavatın üzerinde kapasiteye sahip bu dev tesisten, 2025 sonuna kadar 1 gigavatlık işlem kapasitesini devreye almayı hedefliyor. Yılı 1,3 milyondan fazla grafik işlem birimi (GPU) ile tamamlamak isteyen Meta, böylece yapay zeka modellerini eğitmek ve ölçeklendirmek için gerekli olan yüksek performanslı donanımı sağlayacak.

ABD’nin Teknoloji Liderliği Vurgusu

Zuckerberg’e göre, Meta’nın 60-65 milyar doları bulacak 2025 yılı sermaye harcaması; Yapay zeka ekiplerinin büyütülmesi, altyapının geliştirilmesi, uzun vadeli stratejik hedeflere ulaşılması gibi kritik alanları kapsıyor.

Bu dev ölçekli yatırım, Meta’nın temel ürünlerini ve iş süreçlerini dönüştürmeyi, aynı zamanda ABD’nin teknoloji liderliğini pekiştirmeyi amaçlıyor. Zuckerberg, bu yatırımlarla “tarihi bir inovasyon sürecinin başlangıcına” girdiklerini ifade ederken, Meta’nın rakipleri karşısında yapay zeka alanında güçlü bir konum elde etme hedefinde olduğunu belirtti.

Meta, bu büyük yatırımlar aracılığıyla yapay zekanın kullanım alanlarını genişletmeyi, küresel ölçekte yenilikçi ürünler ve çözümler sunarak kullanıcı deneyimini zenginleştirmeyi planlıyor. Şirketin, Meta AI ve Llama 4 odaklı hamleleri, teknoloji dünyasında heyecanla takip ediliyor. (Kaynak)

ABD Piyasaları, Big Tech ve FED’in İnsafına Kalmış Durumda

FED’den faiz kararını alacağımız, teknoloji şirketlerinden yeni bilançoları beklediğimiz şu günlerde önümüzdeki haftanın önemli gelişmeleri ve piyasalardaki son durum için editörümüz Çağlar Şaher’in hazırladığı yazıya aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Amerika’nın Kripto Çılgınlığı Felaketle Mi Sonlanacak?

Trump Yönetimi Dijital Finansı Ana Akıma Taşıyor

ABD’de kripto para piyasalarına olan ilgi giderek artarken, Trump yönetiminin dijital finansı ana akıma entegre etmeye yönelik adımları uluslararası finans çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Ancak bu hızlı yükselişin uzun vadede ne tür sonuçlar doğuracağı konusunda endişeler artıyor.

Kripto Piyasalarına Devlet Desteği

Donald Trump’ın liderliğindeki ekip, ABD ekonomisinde dijital dönüşümü hızlandırmak için kapsamlı bir finansal reform hazırlığında. Yeni düzenlemeler, blockchain teknolojisinin geniş çapta benimsenmesini teşvik ederken, kripto paraların yasal statüsünü güçlendirmeyi amaçlıyor.

Trump yönetiminden bir yetkili, yaptığı açıklamada, “Dijital finans, Amerikan ekonomisinin geleceğinde hayati bir rol oynayacak. Bu süreci doğru yönetmek için çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Riskler ve Endişeler

(11.55 USD ile işlem görmeye başlayan MELANIA 2.547 USD’den işlem görmeye devam ediyor)

Bu gelişmelerin olumlu etkileri kadar, potansiyel riskleri de gündemde. Ekonomistler, düzenlenmemiş bir piyasanın spekülatif çılgınlığa yol açabileceği ve finansal istikrarsızlık yaratabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.

Özellikle son dönemde artan dolandırıcılık olayları ve yüksek volatilite, birçok uzmanın kripto piyasalarına karşı temkinli yaklaşmasına neden oluyor. Kripto varlıklarının değerindeki sert dalgalanmalar, bireysel yatırımcıların büyük kayıplar yaşamasına yol açabilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz