• PEKGY, 2 milyar TL tutarında tahsisli sukuk ihracı için karar aldı; süreç SPK onayından sonra bir yıl içinde farklı vadelerle uygulanacak.
• Şirket, bu kaynağı likidite, bilanço dengesi ve operasyonel ihtiyaçlar için kullanmayı planlıyor.
• Ancak PEKGY’nin 9,43 seviyesindeki PD/DD oranı, gayrimenkul yatırım ortaklıklarında “gerçeklikten kopan değerleme” tartışmalarını yeniden alevlendiriyor.
Gayrimenkul yatırım ortaklıkları (GYO) tarafında son dönemde “fazla şişkin değerlemeler” tartışması devam ederken, PEKGY’den yeni bir finansman hamlesi geldi. Şirket, 17 Kasım 2025 tarihli yönetim kurulu toplantısında Tera Varlık Kiralama AŞ aracılığıyla toplam 2 milyar TL tutarında kira sertifikası (sukuk) ihracı yapılmasına karar verdi. Süreç halka arz şeklinde olmayacak; yalnızca tahsisli ve nitelikli yatırımcılara yönelik gerçekleşecek.
İhraç, SPK’dan gelecek onayın ardından bir yıl boyunca farklı vadelerde ve yönetim sözleşmesine dayalı olarak gerçekleştirilecek. Şirket, bu enstrümanı nakit akışı yönetimi, operasyonel finansman, bilanço dengesi ve kısa-orta vadeli likiditeyi güçlendirme amacıyla kullanacağını açıkladı.
Finansman tarafındaki bu karar, teknik olarak şirketin borçlanma kapasitesini genişletirken, GYO değerlemeleri üzerindeki tartışmayı da yeniden gündeme taşıyor. Piyasa çarpanlarına bakıldığında PEKGY’nin PD/DD oranının 9,43 seviyesinde olması dikkat çekiyor. Bu katsayı, şirketin özkaynağının neredeyse on katı bir piyasa değerine fiyatlandığını gösteriyor. Bu tür seviyeler genellikle yüksek büyüme beklentisi, marka primi ve varlıkların çok üzerinde bir gelecek projeksiyonu içerir.
Ancak GYO’larda son dönemde görülen bu tarz “gerçek dışı fiyatlamalar”, yatırımcıyı iki uç risk arasına sıkıştırıyor: bir yanda aşırı iyimser beklentilerin fiyatlara fazlasıyla yansıması, diğer yanda bilanço gerçekleri ile piyasa çarpanları arasındaki makasın açılması. PEKGY’nin sukuk ihracı bu açıdan ikili bir anlam taşıyor. Bir yandan likiditeyi destekleyen rasyonel bir adım; diğer yandan şirketin agresif değerlemesini sürdürülebilir kılmak için yeni finansman ihtiyacının devreye alınması anlamına geliyor.
Sektörde özellikle PD/DD’si 5’in üzerinde olan GYO’lar için uzun süredir “gerçeklikten kopan fiyatlama” eleştirileri yapılıyor. PEKGY’nin 9 seviyesinin üzerine çıkan katsayısı, bu tartışmayı daha görünür hale getiriyor. Bu nedenle analistler, şirkete dair pozisyon alan yatırımcıların hem bu sukuk ihracının bilanço etkisini hem de değerleme riskini birlikte değerlendirmesi gerektiğini vurguluyor.
Sonuç olarak PEKGY’nin kira sertifikası hamlesi finansal anlamda mantıklı bir likidite yönetimi adımı olsa da, mevcut değerleme seviyelerinin yarattığı soru işaretleri GYO tarafındaki fiyatlama tartışmalarını daha da keskinleştiriyor.

