• E-ticaret platformlarının %40’a varan komisyon yükü, fiyatları doğal seviyesinden koparıp doğrudan enflasyona basınç uyguluyor.
• 100 TL maliyetli bir ürünün, komisyon–KDV–kargo–pazarlama–stopaj zinciri nedeniyle 253 TL’ye satılmak zorunda kalması, sistemin yapısal bozulmasını ortaya koyuyor.
• Sektör, yüksek maliyetler nedeniyle artık fiyat düşüren değil, fiyat şişiren bir mekanizmaya dönüşmüş durumda; küçük satıcılar giderek oyun dışına itiliyor.
Türkiye’de e-ticaret uzun yıllardır “fiyat avantajı” ve “rekabeti artırma” söylemleriyle büyüdü. Ancak son dönemde tablo tamamen tersine dönmüş durumda. Komisyonlar, lojistik giderleri ve kampanya baskıları o kadar yükseldi ki, e-ticaret artık tüketici için cep yakan; satıcı için ise kârı eriten yapısal bir maliyet tuzağına dönüşüyor.
Sahadaki satıcıların en fazla şikâyet ettiği konu komisyonlar. Platformların çoğu kategoride %18–25 aralığında komisyon uygulaması, üzerine %10 “öne çıkarma” ve benzeri gizli kesintiler eklenince, bir ürün daha sepete girmeden satıcıya en az %30–40 maliyet yazıyor. Bu noktada 100 TL maliyetli bir ürünün, sadece platform kesintileri yüzünden 121,50 TL’ye çıkması, sistemin ilk kırılma noktası.
KDV’nin komisyonlu fiyat üzerinden hesaplanmasıyla maliyet 145,80 TL’ye yükseliyor. Üstelik satıcı çoğu zaman “ücretsiz kargo” dayatmasıyla 50 TL’yi aşan lojistik ücretlerini cebinden karşılamak zorunda kalıyor. Bu, fiyatı otomatik olarak 197,80 TL’ye taşıyor. Ardından kampanya, reklam ve promosyon zorunluluklarıyla ek %10 gelirken toplam maliyet 217,60 TL’ye ulaşıyor.
Bu aşamadan sonra satıcının %15 gibi son derece mütevazı bir kârla ayakta kalması bile mümkün değil. Çünkü 218 TL maliyetli ürünün 253 TL’ye satılmasına rağmen satıcının elinde kalan gerçek kâr sadece 26 TL. Net kâr marjı ise %10 civarında. Yani fatura 2,5 katına çıkarken, satıcı hâlâ nefes alamıyor.
Türkiye’de e-ticaretin enflasyonu körüklemesinin temel nedeni işte bu matematik. Platformlar, satıcıyı görünmez bir “vergi sistemiyle” sıkıştırıyor; maliyetler yukarı çıktıkça fiyatlar da zincirleme biçimde artıyor. Bu baskı sadece elektronik ticarette değil, fiziksel mağaza fiyatlarında da hissediliyor.
BS Ekonomi Yorumu
Komisyon yükü bu seviyede kaldığı sürece Türkiye’de e-ticaretin enflasyon üzerindeki etkisi yapışkan, kalıcı ve yukarı yönlü olmaya devam edecek. E-ticaret artık fiyat kıran değil, fiyat şişiren bir alan. Küçük satıcılar platform ekonomisinden çekildikçe rekabet azalıyor, bu da fiyatları daha da yukarı itiyor. Sektörün gerçek sorunu lojistik değil; komisyon ve kampanya baskılarıyla yaratılan yapısal maliyet enflasyonu. Bu komisyonlar makul seviyeye çekilmeden tüketici de, esnaf da nefes alamaz.

