CEO’ların “Yeni Dünya” Çıkmazı

0
226

Üst düzey yöneticilerin her zaman bir çeşit denge ustası olması gerekir. Çalışanların, tedarikçilerin ve özellikle hissedarların ihtiyaçlarını dengelerken hükümetlerin belirlediği sınırlar içinde kalırlar. Ancak bu denge şimdi her zamankinden daha karmaşık. Dünya, hükümetlerin şirketleri yönlendirmeye çalışmasıyla tehlikeli ve düzensiz hale geliyor. Küresel şirketler ve patronları her yönden çekiştiriliyor.

Eski kurallar artık değişti. Hükümetler, pandemide kırılgan hale gelen tedarik zincirleri, daha tehditkar bir Çin ve iklim değişikliği gibi tehlikeleri dikkate alarak daha çok müdahil olmaya başlıyor. Şirket CEO’larına yeni bir çağ için yeni bir yaklaşım gerekiyor.

İşletmelerin politikaya yeniden girişi Trump dönemine yakın başladı. Sosyal konularda tavır alan patronlar, popülizme karşı hoşnutsuzluklarını belirtmenin – ve elbette çalışanlarıyla müşterilerine “erdem”lerini göstermenin bir yolunu buldular.

Oysa gerçekte cepheler daha geniş ve risk çok daha yüksek. Hükümetler her yerde gibi görünüyor. Küreselleşmenin sorunlarını düzeltmek, üretim işlerini geri kazanmak istiyorlar. Hayati teknolojileri koruyarak ulusal güvenliği artırmak istiyorlar. Ve dekarbonizasyonu hızlandırarak iklim değişikliğiyle mücadele etmek istiyorlar.

Bazı şirketler, milli şampiyonlar olmak için bayrağa sarılıyorlar. Çin ve Hindistan gibi yerlerde uzun zamandır norma dönüşen bur durum, Batı’ya doğru ilerliyor. Diğerleri politik tepkiden kaçınmayı umuyor.

Her iki strateji de kolaylıkla terse gidebilir. Yurt dışında iş yaptığınızda, vatansever söylemler problem olabilir. Intel, fabrikalarını sadece Amerika’da değil, Almanya’ya da kuruyor. Ortalama Amerikalı ve çok uluslu bir şirketin sekiz yabancı iştiraki bulunur; General Motors gibi bir devin yüzü bulur. Ve patronun gizli bir strateji olarak gördüğü şey, başkaları için kafayı kuma gömmek gibi görünebilir.

Essec Business School’da profesör Cédomir Nestorovic’e göre, bu konu geleneksel olarak işletme okullarında öğretilen bir konu değil. Okullar, artan uluslararası gerginliklere müfredatta daha fazla yer vererek yanıt veriyor. Nestorovic, Essec & Mannheim ortak EMBA’da Asya’nın jeopolitiğine odaklanan zorunlu bir ders veriyor. Devletler arasında ve içinde artan sürtüşmenin, şirket yöneticilerinin giderek belirsiz bir küresel çevrede nasıl hareket edeceğini öğrenme ihtiyacını vurguladığını söylüyor.

Nestorovic, “Küreselleşmenin otuz yıllık yürüyüşü ile şirketlerin nasıl yönetileceği, ne yapması gerektiği bir dereceye kadar belirliydi” diyor. Ancak Rusya-Ukrayna savaşından, ABD-Çin çatışmasından ve koronavirüsün ticareti bozmasına kadar, bir dizi jeopolitik şok, küreselleşmeyi sarstı ve belirsizliği körükledi. Sonuç olarak, jeopolitiği öğretmenin daha geniş bir trend haline geldiğini söylüyor.

Barcelona’daki Iese İşletme Okulu’nda yönetim uygulama profesörü olan Mike Rosenberg de bu düşünceye katılıyor. “Jeopolitik daha sıcak bir konu haline geliyor” diyen Rosenberg, birçok şirketin artık global olarak faaliyet göstermesine rağmen, yöneticilerin genellikle jeopolitik analiz eğitimi olmadığını ve küresel şoklar karşısında hazırlıksız yakalandığını söylüyor.

Rosenberg, “İş dünyası, jeopolitik konulara yeterince önem vermiyor,” derken, “Sorumluluk sahibi kişiler için bu kabul edilemez.” diye de ekliyor. Rosenberg, yöneticilerin işlerinin çekirdek alanlarının dışındaki politik ve sosyal konuları da göz önünde bulundurması gerektiğine inanarak, “Uluslararası iş liderlerinin en iyilerinde bu entelektüel merak vardır” diyor.

İspanya’nın Esade İşletme Okulu’nda Küresel Ekonomi ve Jeopolitik Merkezi’nin direktörü olan Angel Saz-Carranza’ya göre, yöneticilerin giderek daha fazla jeopolitik olayların şirkete nasıl etki ettiğine dair değerlendirme yeteneğine ihtiyacı var. Saz-Carranza, “Pratikte hemen her gün, jeopolitik olayların küresel firmaların finansal sonuçlarını ve stratejilerini nasıl etkilediğine dair bir örnek haberlere yansıyor” diyor.

Saz-Carranza, bu duruma bir örnek olarak, Moskova’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından BP’nin Rusya’nın devlet petrol şirketi Rosneft’teki hissesini elden çıkarma kararını vermesini ve bu durumun 25 milyar dolarlık maliyeti olabileceğini gösteriyor.

HEC’de ekonomi ve uluslararası ilişkiler doçenti Jeremy Ghez’e göre, okulların öğrencilere politikanın işletmeleri nasıl şekillendirdiği konusunda bilgi sağlaması yeterli değil, aynı zamanda politikayı değiştiren güçler hakkında da öğretim yapmaları gerekiyor.

“Gerçekten iş çevresini anlamak için eşitsizlik, çevre ve teknoloji hakkında daha geniş bir bilgilendirmeye ihtiyacımız var” diyen Ghez, yeni bir metodoloji çağrısında bulunuyor: “Bu metodolojinin ana özelliği, bir iş kararını hiçbir zaman bilgi boşluğuyla vermemek.”

WTW’nin politik analiz direktörü Sam Wilkin, Foreign Policy köşe yazarı Elisabeth Braw’a yaptığı açıklamada, “Şirketlerin jeopolitik risk hakkındaki tutumlarında büyük bir değişim var” dedi. “Ukrayna’daki çatışma ve ABD şirketleri için Çin ile yaşanan çatışma sonucunda, algılarda büyük bir değişim oldu. Şirketler, savaşları ve çatışmaları ciddiye almaya başladı.”

Wilkin, “İş topluluğunun en çok endişe duyduğu risk, Batı’nın Çin’e karşı duruşu, çünkü Batılı ülkeler, Çin’i sistemik bir rakip olarak görmeye istekli” diye ekledi. “Şimdi, büyük bir ekonominin küreselleşmiş bir ekonomiden çıkabileceğini hayal etmek mümkün. 2020’de hala dünyada riskli olan ülkeler vardı. O zamanlar, politik riski az olan veya hiç olmayan birçok ülkeyi içeren çeşitlendirilmiş operasyonlara sahip olduğunuz için politik risk taşıyan ülkelerde faaliyet gösterebiliyordunuz. Şimdi politik risk, bir zamanlar büyük yatırım hedefleri olan büyük dünya ekonomilerine kaydı. Şirketler, politik risk sonucunda işlerini kaybetme konusunda endişeleniyorlar” diye ifade etti.

Oxford Analytica tarafından yapılan ankette, yöneticilerin yaklaşık üçte ikisi, devlet destekli siber saldırılardan endişe duyuyor. Yüzde 60’a yakını, bireyleri ve şirketleri hedef alan yaptırımlar konusunda endişeleniyor. Yüzde 50’den fazlası devlet destekli finansal manipülasyonlardan endişelenirken, yüzde 40’tan fazlası devlet destekli fikri mülkiyet hırsızlığından endişe duyuyor.

GE’nin efsanevi CEO’su Jack Welch, “Eğer dışarıdaki değişim hızı, içerideki değişim hızını aşıyorsa, son yakındır” dedi.

Yapılan açıklamalara ve gelişmelere bakıldığında, durum küreselleşmiş ekonomiye kendilerini entegre etmek için son otuz yılını harcayan ve tam olarak yapmaları gerekeni yapan şirketler için iyi görünmüyor.

Kaynaklar:

https://foreignpolicy.com/2023/04/19/geopolitics-business-war-risk-ukraine-russia-china-investment/

https://www.economist.com/leaders/2023/07/27/how-to-run-a-business-in-a-dangerous-and-disorderly-world

https://www.ft.com/content/34ac549d-2ab4-42e2-a8ec-b2253c222b87

Görsel kaynak:

https://businessgraduatesassociation.com/app/uploads/2019/10/Geopolitics-world-leaders-global.jpg

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz