Türkiyede Gelir Eşitsizliği

0
297

TUİK tarafından açıklanan 2023 yılı Gelir Dağılımı İstatistikleri’ne göre, zengin ile yoksul arasındaki makas giderek açılıyor. En yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay 1,8 puan artarak yüzde 49,8’e ulaşırken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun payı ise 0,1 puan azalarak yüzde 5,9’a geriledi.

Gini katsayısı, 2023’te bir önceki yıla göre 0,018 puan artarak 0,433 olarak hesaplanmıştır. Bu artış, gelir dağılımındaki eşitsizliğin arttığını göstermektedir. Gini katsayısı, bir ülkedeki gelir dağılımının eşitlik veya eşitsizlik derecesini ölçen bir istatistiktir. 0 ile 1 arasında değişen bir değere sahiptir.

  • 0 Değeri: Katsayı 0’a yaklaştığında, bu durum toplumdaki bireyler arasında tam bir gelir eşitliğini ifade eder. Yani herkesin geliri eşittir.
  • 1 Değeri: Katsayı 1’e yaklaştıkça, toplumdaki gelir dağılımı eşitsizliği artar. 1 değeri, tüm gelirin tek bir kişi veya grup tarafından elde edildiğini, geri kalan herkesin hiç gelir elde etmediğini gösterir.

Toplumun en yüksek gelirli yüzde 20’sinin, en düşük gelirli yüzde 20’sine göre gelir oranı (P80/P20) 7,9’dan 8,4’e yükselmiştir. Aynı şekilde, en yüksek gelirli yüzde 10’un, en düşük gelirli yüzde 10’a göre gelir oranı (P90/P10) 14,2’den 15,0’a çıkmıştır.

Maaş ve ücret geliri, toplam gelir içinde en yüksek payı (%48,5) almış, önceki yıla göre 2,3 puan artmıştır. Müteşebbis geliri ikinci sırada (%22,1), sosyal transfer geliri ise üçüncü sırada (%17,6) yer almıştır.

En yüksek yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri İstanbul bölgesinde (114 bin 634 TL), en düşük ise Van, Muş, Bitlis, Hakkari bölgesinde (39 bin 173 TL) gerçekleşti. Gelir eşitsizliğinin en az olduğu bölge Zonguldak, Karabük, Bartın olarak belirlendi.

Asgari Ücrette Eşitleniyoruz

Eğitim ve ekonomideki aksaklıkların açıklaması; Asgari ücret, artık ortalama ücrete yakınsamış durumda. Özellikle yüksek öğretim mezunları için durum daha da vahim; 2010’da asgari ücretin 3,5 katı olan ortalama ücret, 2022’de 2,3 katına düştü.

Bu bağlamda baktığımız zaman TUİK’in yaptığı Yaşam Memnuniyet Anketi sonuçlarına da pek şaşırmamak gerekiyor. 2012 yılına kadar hem ilkokul ve altı hem de yüksek öğretim mezunları belli bir yaşam memnuniyeti aralığındayken, 2013 yılından sonra yüksek öğretim mezunlarının mutluluk seviyelerinde çok ciddi bir düşüş yaşandı.

Peki Neden Önemli ?

Prof.Dr.Ceyhun Elgin, Doç.Dr.Gökçer Özgür ve Asst.Prof.Dr.Kerem Cantekin’in kaleme aldığı “Ülkeler arasında yeşil teknolojinin benimsenmesini ölçmek” başlıklı makale, ülkelerin 1990’dan 2016’ya kadar yeşil teknolojileri ne ölçüde benimsediğini ortaya koyan bir endeks oluşturmayı amaçlamakta.

Endeks üç kategoriden 16 değişkene dayalı ve temel bileşen analizini (PCA) kullanıyor: çevre ve kaynak verimliliği, çevresel yaşam kalitesi, ekonomik fırsatlar ve politika tepkileri. Bu değişkenler arasında karbondioksit emisyonları, enerji kullanımı, yenilenebilir enerji payı, çevresel inovasyon, hava kirliliği ve çevre vergileri gibi göstergeler de yer alıyor.

Sonuçlar, yeşil teknolojinin benimsenmesinin küresel olarak arttığını, ancak ülkeler arasında önemli farklılıklar ve eşitsizlikler olduğuna işaret ediyor. Endeks 0 ila 100 arasında değerleniyor ancak gerçek değerler 9 ila 92 arasında değişmekte olup küresel ortalama 49’dur. Örneklemdeki 89 ülkenin sıralamasını ve zaman içindeki değişimlerini sunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerden daha üst sıralarda yer alma eğiliminde olduğunu ve ekonomik kalkınma ile yeşil teknolojinin benimsenmesi arasında pozitif bir korelasyon olduğunu saptanmış.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz