En son 13 Eylül toplantısında uzun bir bekleyişin ardından bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 625 baz puan artırarak %17,75’ten %24,0 seviyesine yükselten Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) kararının ardından Dolar-TL kuru 6,5 seviyesinin altına gerilemişti. ABD-Türkiye ilişkilerini baskı altında tutan Rahip Brunson’un tutukluluğunun sona ermesi ise kuru daha aşağı 5,50-5,70 aralığına getirdi. 25 Ekim Perşembe günü para politikasını görüşmek üzere toplanacak olan TCMB’den faiz artırımı beklemiyoruz ancak sembolik bir faiz artırımı yapması halinde Dolar-TL kuru 5,30 seviyelerine gerileyebilir.
Yine aynı gün reel sektör güven endeksi verileri açıklanacak. Eylül ayı verileri gelecek 3 aya yönelik ihracat siparişlerinde artış beklenmesine karşılık diğer tüm kalemlerde (toplam sipariş, istihdam, yatırım ve üretim) sert kayıplara işaret etmişti. Benzer eğilimin Ekim ayında da sürmesini bekliyoruz. En büyük ticaret ortağımız olan Avrupa bölgesi GSYH büyümesinde hız kaybı yaşansa da Bölge’den ihracat potansiyelimizi düşürecek bir gelişme beklemiyoruz.
25 Ekim Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası (AMB) da para politikasını görüşmek üzere toplanacak. Euro Bölgesi 2018 yılı 1. çeyreğinde %2,4 büyümesinin ardından 2. çeyrekte beklentilerden aşağıda %2,1 büyüme kaydetmişti. Son PMI verilerine göre sanayi sektöründe büyüme hızında yavaşlama, servis sektöründe ise hızlanma var. Ticaret savaşı ve Brexit belirsizliklerinin bölge ekonomisi üzerinde baskı oluşturmaya devam etmesi sebebiyle para politikasında bir değişiklik beklenmiyor.
ABD tarafında ise güçlü ekonomik aktivitesini sürdürdüğünü ve ABD merkez bankası Fed’in kademeli faiz artırımlarını desteklemeye devam ettiğini geçen hafta yayınlanan Fed tutanaklarında tekrar okuduk. 2018 yılı 2. çeyreğinde yıllık %4,2 büyüyen ABD ekonomisi böylece 2018 yılı ilk yarısında ortalama %3,2 büyüme kaydetmiş oldu. 26 Ekim Cuma günü 3. çeyrek GSYH büyümesi ilk tahminleri açıklanacak. Beklenti ABD ekonomisinin 3. çeyrekte %3,3 büyüyeceği yönünde. Fed bölge başkanları ekonominin aşırı ısınma ve soğuma ihtimaline karşılık faiz seviyesine yönelik tartışmalarını sürdürürken kesin olan yüksek faiz döneminden geriye dönüş olmayacağı.