- Türkiye, BM kararları doğrultusunda İran’ın nükleer programına bağlı kişi ve kurumların malvarlıklarını dondurdu.
- İran, yaptırımlara misilleme olarak yüz binlerce Afgan mülteciyi Türkiye ve Irak’a yönlendirme seçeneğini gündeme aldı.
- Bu hamle, bölgedeki insani baskıları artırırken, enerji ve güvenlik dengeleri üzerinde de ciddi riskler yaratıyor.
Ankara’dan Washington Sonrası Yaptırım Hamlesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinin ardından atılan adım, Türkiye’nin İran’a yönelik BM yaptırımlarına resmen katılımını teyit etti. Karar kapsamında, İran’ın nükleer faaliyetleriyle bağlantılı onlarca kişi ve kurumun malvarlıkları donduruldu. Bu hamle, Ankara’nın Batı ile koordineli hareket etme iradesini göstermesi açısından dikkat çekici bulundu.
Türkiye, İran’ın uranyum zenginleştirme çalışmalarında yer alan birçok kişinin malvarlıklarını dondurmuş ve Karar Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanmıştı


Türkiye’nin attığı bu adım, Tahran ile ilişkilerde yeni bir gerilim hattı açarken, aynı zamanda ABD–Türkiye hattında diplomatik uyum sinyali verdi. Özellikle nükleer program üzerinden baskının artırılması, İran’ın bölgesel hamlelerini sınırlamayı amaçlıyor.
İran’ın Yanıtı: Mülteci Kartı
The Guardian’ın aktardığına göre, İran yönetimi yüz binlerce Afgan mülteciyi statüsüz hale getirdi ve bu kitleyi Irak ve Türkiye’ye yönlendirme seçeneğini masaya koydu. Tahran’ın böyle bir adımı, yaptırımlara karşı hem insani hem de güvenlik boyutlu bir baskı unsuru yaratma stratejisinin parçası olarak değerlendiriliyor.
Bölgesel uzmanlara göre, İran’ın mülteci kartını devreye sokması yalnızca Türkiye’ye yönelik bir yanıt değil, aynı zamanda Batı’ya “yaptırımların sonuçlarını siz de hissedeceksiniz” mesajı.
Bölgesel ve Küresel Etkiler
Bu gelişmeler, halihazırda göç yönetimi konusunda ciddi baskı altında olan Türkiye için büyük bir risk oluşturuyor. Yüz binlerce Afgan mültecinin bir anda sınır bölgelerine yönelmesi, hem insani yardımların kapasitesini aşabilir hem de iç siyasette göç tartışmalarını keskinleştirebilir.
Enerji ve güvenlik açısından da tablo karmaşık. İran’ın yaptırımlar sonrası daha agresifleşmesi, bölgesel enerji tedarik zincirlerinde istikrarsızlık yaratabilir. Türkiye’nin Batı ile uyumu güçlenirken, Tahran’ın Moskova ve Pekin hattında daha fazla destek arayışına girmesi bekleniyor.