Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) giyim fiyatlarına ilişkin enflasyon verileri üzerine yapılan incelemeler, sektördeki enflasyonun gerçek durumu yansıtmaktan uzak olabileceğini gösteriyor.
TÜİK TÜFE verilerinde, giyim kaleminin düşük olmasıyla, önceden paralel seyrettiği diğer endekslerle olan farkın 2022 Mayıs sonrasında ayrıştığını gösteriyor. TÜİK, Temmuz 2023’te giyim grubunda yıllık enflasyonu %22,7 olarak açıklarken, İstanbul Ticaret Odası (İTO) %80, Ekonomi ve Araştırma Grubu (ENAG) ise %195 olarak ölçümlüyor.
Eski TÜİK Başkanı Birol Aydemir konuyla ilgili yaptığı açıklamada, TÜİK’in giyim fiyatları konusundaki açıklamalarının, özellikle GSYH hesaplamalarındaki artışla çeliştiğini söyledi. TÜİK, giyim sektörünün fiyatlarının GSYH’ya göre %77,7 arttığını kabul ediyor, ancak tüketici enflasyonunda yıllık giyim fiyat artışını %22,7 olarak belirtiyor. Bu iki veri arasındaki fark dikkat çekici bir şekilde açılıyor.
Merkez Bankası’nın eski başekonomisti Prof. Dr. Ali Hakan Kara, değerlendirmesinde, enflasyon ölçümünün önemini vurguluyor. Ölçümün net ve güvenilir olması, makro politikaların temeli olduğunu belirtiyor. Kara, çözüm yolunun, TÜİK içinde saygın uzmanlardan oluşan alt kurulların yeniden kurulması olabileceğini ifade ediyor.
Aynı dönemde TÜİK, İTO ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) tarafından açıklanan Temmuz aylık enflasyon oranları aslında birbirine yakın. Bu üç kurumun verilerine göre aylık enflasyon sırasıyla %9,49, %9,84 ve %9,90 olarak belirtiliyor. Ancak bu üç kurumun birbirine yakın olan aylık enflasyon verilerine rağmen, giyim enflasyonundaki farkın dikkat çekici düzeyde olması kafaları karıştırdı.
Giyim enflasyonunda yaşanan farklılıklar ve TÜİK’in açıklamalarındaki çelişkiler, enflasyon ölçümünün güvenilirliği ve şeffaflığının önemini bir kez daha gündeme getiriyor. Geçmişte paralel olan, 2021 sonrası ayrışan TÜİK verilerinin, gelecekte de diğer kurumlarla uyumu nasıl yakalayacağı merakla izleniyor.