TÜİK Enflasyon Verisi Özel

0
162

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye’nin Ağustos ayı enflasyon oranlarını
açıkladı. “TÜİK Enflasyon Verisi Özel” yayınında, “Enflasyon rakamlarını tahmin
etmek kolaylaşıyor mu?”, “OVP yeterli olur mu?”, “Faiz artışları devam eder mi?” ve
“Fırsatçılık enflasyonda etkili mi?” gibi soruları Dr. Artunç Kocabalkan, Prof. Dr.
Fatih Özatay ve Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu birlikte değerlendirdi.

Türkiye’deki enflasyon sorunu son zamanlarda büyümeye devam ediyor ve
ekonomiyle ilgili en büyük sorunlardan biri haline geldi. Sorunun büyümesinin temel
nedenleri, ürün fiyatlarının nasıl belirlendiğiyle ilgili değişiklikler ve yabancı para
birimlerine göre Türk Lirası’nın değer kaybetmesi olarak öne çıkıyor.

Normalleşmeye ne kadar yakınız?

Prof. Dr. Fatih Özatay’a göre enflasyon rakamları ne olursa olsun normalleşme
maliyetli olacak. Enflasyon tekrar yükselişe geçmekte ve bu yükselişin temel
nedenlerinden biri Merkez Bankası’nın genel seçimden hemen sonra müdahale
edememesinden kaynaklı. Eğer zamanında yapılmış bir müdahale olsaydı yine döviz
kurunda ve enflasyonda bir artış meydana gelecekti ama şu anki seviyeler kadar
yüksek olmayacaktı.

Orta vadeli program yeterli mi?

Prof. Dr. Fatih Özatay, ülkenin şu anki durumu göz önünde bulundurulduğunda orta
vadeli programın yeterli olmayacağı yönünde bir görüşe sahip. Kendisi daha ayrıntılı
bir ekonomi programına ihtiyaç duyduğumuzu vurguladı. IMF ile yapılan standart
anlaşmalardaki programların birer örnek olabileceğini söyledi. Bu programlar sadece
para, maliye ve finans politikalarını değil, aynı zamanda Hazine Müsteşarlığı
önderliğinde ilgili alanlarda ilgili bakanlıkların ne yapacağına yönelik yol haritalarını
da barındırdığını ifade etti. IMF ile bir anlaşma yapılmasa dahi bu programların
uygulanabilir olduğunu düşünüyor. Ancak şu anki programla, enflasyonla mücadele
yerine ödemeler krizinin önlenmeye çalışıldığını vurguladı. Dr. Artunç Kocabalkan ise
bu durumun maliyeti daha da artırıp Mart 2024 yerel seçimlerine kadar ötelendiği
görüşünde.

Açıklanan rakamlar ve ilk yorumlar

Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %58,94, aylık %9,09 oldu ve Yurt İçi Üretici Fiyat
Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %49,41, aylık %5,89 arttı. Dr. Artunç Kocabalkan, Prof. Dr.
Fatih Özatay her ne kadar açıklanan enflasyon rakamları için iyimser bir bakış açısı
benimseyemeseler de, son yıllarda ortaya çıkan alternatif enflasyon ölçümleri ile
TÜİK’in açıkladığı verilerin birbirine yakınsamasının önemli bir işaret olduğu
görüşünü paylaştılar.

Kontrollü kur ve yüksek enflasyon ile birlikte para borsaya mı
gidiyor?

Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, borsanın genel hareketlerinden yola çıkarak paranın
borsaya yöneldiğini belirtti. Negatif reel faiz, dövizle ilgili beklentiler, KKM ile ilgili
gelişmeler ve konut fiyatları bu durumun oluşmasındaki temel sebepler arasında yer
alıyor. Ancak, bu durumun sürdürülebilir olmadığını da vurguladı.

Faiz artışları devam eder mi?

Prof. Dr. Fatih Özatay, açıklanan enflasyon rakamı ile Merkez Bankası’nın enflasyon
bekletisinin birbirinden çok uzak olmadığını söylerek faiz artışının beklenmesi
gerektiğini vurguladı ve Merkez Bankası’nın politika faizinin iyimser bir tutumla birkaç
ay içerisinde %35’e gelmesi gerektiğini belirtti.


Aynı şekilde Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da faiz artışlarının meydana geleceğini
beklemekte ve zamanında güçlü adımların atılması gerektiğini belirtirken, aksi
takdirde atılan adımların boşa gideceğinin altını çizdi. Türkiye’de aslında zincirleme
olarak fiyatlama davranışlarındaki değişiklikler düşünülenden çok daha güçlü bir
enflasyonist dinamik yaratmış gibi görünüyor. Türkiye döviz bazında pahalılaşıyor ve
bu durum oldukça tehlikeli.


Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Orta Vadeli Program ile istihdam ve büyümede de yeterli
seviyelere ulaşılamayacağını söyledi. Dolayısıyla Merkez Bankası’na düşen büyük
görevin para politikasında, faiz kararında doğru fiyatların oluşması yönünde çok
daha hızlı adımlar atılmasının gerekli olduğunu vurguladı.

Fırsatçılık enflasyonda etkili mi? Problem daha temelde mi?

Prof. Dr. Fatih Özatay’a göre problem çok daha temelde. Fırsatçılığın son
dönemlerde oldukça sık karşımıza çıkan bir kavram olduğunu, ancak talep
yüksekken kar marjlarındaki artışın yükselmesini olağan karşılayarak bu durumu
ücretlerini ve fiyatlarını saklayabilen kesimin kendisini koruması olarak özetledi.
Dolayısıyla bu duruma fırsatçılık denilmesini yanlış buluyor.
Dr. Artunç Kocabalkan, temel problemler çözülmediği takdirde, doğru fiyat/ücret
bulmaya çalışırken kendini koruma güdüsüyle davranan ve bunu başarabilen bütün
sektörlerin bunu yapmaya çalıştığını söyledi. İşin özünün fırsatçılığa neden olan
yanlış fırsatların gündeme gelmesi olduğunu belirtti.

Son sözler…

Prof. Dr. Fatih Özatay, alınmış olan son faiz kararını ve orta vadeli program yerine
daha detaylı bir ekonomi programının Haziran 2023 genel seçimlerinden hemen
sonrasında uygulanmış olması durumunda, bugünkü durumdan hem enflasyon hem
de döviz kuru açısından daha iyi olmuş olacağını söyleyerek sözlerini tamamladı.


Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ise son sözleriyle, birkaç ay önce Merkez Bankası’nın
politika faiz oranı 8.5 iken bunun daha da düşebileceği ihtimali konuşulurken, bugün
gelinen noktanın 25 olduğunu söyleyerek aslında şu anki ekonomi yönetiminin ve
Merkez Bankası’nın doğru çerçeveyi gördüğünü belirtti.


Dr. Artunç Kocabalkan, rasyonel politikaların ivedilikle hayata geçmesinin önemini
vurgulayarak diğer tüm irrasyonel politikalarda bu durumun maliyetinin çok yüksek
olacağının sinyallerini verdi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz