Sıralamada tecrübeyi başa koyduktan sonra bir daha düşündüm neden diye.
E, çünkü en önemlisi oydu.
Halbuki cesaretli insanlar hele de şanslı iseler neden tecrübenin getirdiği sınırlar içinde kalsınlar ki?
Düşünebiliyor musunuz? Genç bir yatırımcı. Hiç bitmeyen risk alma iştahı ve yaver giden şansıyla milyonlarca dolar kazanmış. Niye tecrübeye ihtiyaç duysun ki? Hep aynı şeyleri yapar, servetine servet katar…
Ama işte hikaye böyle olmuyor. Şansın insan hayatında ne kadar önemli bir faktör olduğunu görmek akıllı bir insanın sahip olabileceği en büyük tecrübedir. Şansın sürdürebilir olması ancak onu öğrendiklerimizle şekillendirerek mümkün.
Cesaret ise değişimin maliyetini göze alarak yeniliklere açık olmak demek. Yoksa enerjiyi aptalca hatalar yaparak boşa harcamak değil.
Bir hatayı akılcı (rasyonel) düşünen kimse tekrarlamaz. Eşek bile bir çukura iki kez düşmez.
Ancak nesiller değiştikçe genç zihinler taze hafızalarıyla aynı yollardan geçip aynı hataları yaparak tecrübe kazanırlar.
Bu arada elbette bu maliyetli deneyimin biz kaybedeni var olduğu gibi bir kazananı da olacaktır. Esasen tecrübe, kullanılırsa çifte kazanç kullanılmazsa çifte kayıptır.
Peki cehaletin ya da kurumların devlet tecrübesini kullanmayarak neden olduğu zararın maliyeti?
Bu günlerde sayın Mehmet Şimşek yaldır yaldır para arıyor. Bu parayı bulmak için ne vaat ediyor?
Rasyonelleşme. Planlama.
Derecelendirme kuruluşları da “doğru yoldasınız devam edin” diyor.
Kısa vadede bulmamız gereken 100 milyar $ üstünde para. Bu bize, toplam maliyeti 400 milyar $ olan bir kayıp olarak dönecek.
Ve biz hepimiz Mehmet Şimşek’in başarılı olması için elimizden gelen her şeyi yapıp dua edeceğiz. Ne için dua edeceğiz?
Büyük hatalar yaparak ülkeyi ekonomik bir çıkmaza götüren; tecrübeyi, aklı, liyakati yok sayan bir sistemin değişmesi için.
Yukarıda saydığım üçlüden en önemlisi olarak tecrübeyi öne çıkarmıştım. “Tecrübe hayatta yenilen kazıkların toplamıdır” gibi bir laf da var.
Yenilen kazıkların tecrübesi hem bizim hem yabancıların hafızasında sapasağlam duruyor. Öte yandan Mehmet Şimşek’in günü kurtarmak için getirilip getirilmediği hala belirsiz.
Artık siyasi yönetimin de anlaması gereken şu ki günü kurtarmak geleceği kaybettirebilir.
Gelecek on senede ülkemizi büyük bir değişim bekliyor. Geçmiş on senede ise ekonomik, sosyal ve ahlaki meselelerde ilerlemeyi bırakın büyük bir gerileme gördük.
Beyler, efendiler, ağalar bir on seneyi daha kaybetmeyi kaldıracak vaziyette değiliz.
Ekonomi yönetiminin başarılı olacağına, herhangi bir siyasi gerekçeyle kösteklenmeyeceğine öncelikle biz Türklerin inandırılması lazım. Biz inanmadan yabancılar buraya uzun vadeli para falan getirmez.
Eğitime, bilime, hukuka ve akla dayanan; kısa vadeli görünüm düzeltmeyi değil yarınlarımızı kurtarmayı amaçlayan bir düzende eminim ki ülkemizi çok güzel günler bekliyor.
Ekonomide günü kurtarmak adına geçmişte çok ciddi hatalar yapıldı. Biz de yayınlarımızda sesimiz elverdiğince bu hataları dürüst ve tarafsız bir şekilde aktardık.
Ve elbette bu hataların belirli bir maliyeti olacak.
Eğer geçmiş tecrübelerimizden öğrenemeyip aynı hataları farklı farklı şekillerde tekrarlayacaksak ödenecek maliyet de katlanarak artacak haberimiz olsun.
Biz de bir kayayı sonsuza kadar dağın tepesine çıkarmaya mahkum edilen Sisifos gibi karşılığı olmadan çektiğimiz zahmetle kalacağız.