● Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Vişne Madencilik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ (VSNMD) pay piyasasında “yanıltıcı izlenim uyandırma” gerekçesiyle iki kişiye 8,8 milyon TL idari para cezası verdi.
● Cezaya konu isimlerden biri, Borsa İstanbul’un “Disiplin Kurulu Üyesi” olarak görev yapan Ayşegül Kaya çıktı.
● Bu durum, piyasa düzeni ve etik denetim mekanizmaları açısından dikkat çekici bir çakışma yarattı.
SPK, 24 Ekim tarihli bülteninde yayımladığı karar ile Vişne Madencilik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ (VSNMD) pay piyasasında “arz ve talebi ile fiyatı hakkında yanıltıcı izlenim uyandırıldığı” gerekçesiyle iki kişiye toplam 17,7 milyon TL idari para cezası uyguladı.
Tabloda adı yer alan isimlerden biri olan Ayşegül Kaya, aynı zamanda Borsa İstanbul Disiplin Kurulu Üyesi olarak görev yapıyor.

LinkedIn verilerine göre Kaya, Aralık 2023’ten bu yana Borsa İstanbul Disiplin Komitesi Üyesi, Haziran 2021’den itibaren ise Tera Portföy’de Genel Müdür Yardımcısı (Deputy CEO) olarak çalışıyor.

Yani aynı kişi, bir yandan borsa disiplin kurulunda etik ve kural ihlallerini denetleyen pozisyonda, diğer yandan SPK tarafından piyasa bozucu eylem nedeniyle cezalandırılmış durumda.
SPK kararına göre, ilgili fiil “Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği VI-104.1 sayılı düzenlemenin 5. maddesi (a, b, e, f) bentleri” kapsamında değerlendirildi.
Eylem, piyasa arz-talep dengesine ve fiyat oluşumuna müdahale teşkil ediyor.
Borsa İstanbul tarafında ise konuya ilişkin resmi bir açıklama yapılmış değil. Ancak durum, piyasanın “kurumsal bütünlüğü” açısından ciddi bir çelişki yaratıyor.
Zira disiplin kurullarının temel görevi, piyasa güvenini zedeleyen davranışları soruşturmak ve yaptırım sürecine katkı sağlamak.
Finans çevrelerinde bu gelişme, “piyasa gözetiminde çıkar çatışması” ve “kurumsal denetim zafiyeti” tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Uzmanlara göre Borsa İstanbul’un ilgili üyelikleri yeniden gözden geçirmesi ve SPK ile eşgüdümlü bir etik inceleme başlatması kaçınılmaz görünüyor.
Sonuç:
Bir yanda yatırımcı güvenini korumakla görevli kurumların etik komiteleri, diğer yanda aynı kişilere verilen “piyasa bozucu” cezalar…
Türkiye sermaye piyasalarında düzenleyici kurumlar arasındaki bu “ikili tablo”, kurumsal denetim mimarisinin yeniden inşa edilmesi gerektiğini bir kez daha gösteriyor.

