Bloomberg’in haberine göre;
- Türkiye’de muhalefete yönelik artan yasal baskılar ve siyasi gerilim, yılın başındaki “reform fiyatlaması”nı söndürerek yatırımcı algısını yeniden negatife çevirdi.
- Yargı süreçlerinde ve kurumsal öngörülebilirliği zedeleyen düzenlemelerdeki artış, yabancı yatırımcıların karar alımlarını geciktirdi.
- Önümüzdeki dönemde izlenecek başlıklar arasında davaların seyri, TMSF kapsamındaki gelişmeler, merkez bankası rezerv ve kur dengesi ile AB-ABD hattındaki siyasi ton yer alıyor — bu başlıklar BIST, TL tahvil ve CDS üzerinde belirleyici olacak.
Haber–Analiz
Türkiye’de siyasi sertleşme, finans piyasasında algı kırılmasına dönüştü. Yıl başından itibaren öne çıkan faiz ve kur düzeni umutları, muhalefet figürlerine açılan davalar, mülkiyet güvencesine dair sorgulamalar ve düzenlemelerin öngörülemezliğiyle rüzgârı tersine çevirdi. Bu eğilim, yatırım kararlarını geciktiren, risk primini artıran bir faktör haline geldi.
Bu algı kırılmasının birikimli arka planında şu unsurlar var:
- Yargı ve siyaset hattındaki yüksek profilli dosyalar, siyasi ve kurumsal belirsizliği artırdı.
- Piyasada kısa süreli uygulanan yasakların ani devreye alınması ya da alınmaması, düzenlerin öngörülebilirliğini azalttı.
- Son dönemde yapılan varlık devirleri ve mülkiyet değişimleri, yatırımcı güveninde “varlık güvenliği” algısını zedeledi.
Piyasa etkisi nasıl okunmalı?
- Hisse senetleri: Siyasi başlıklar BIST’te değerleme iskontosunun sürmesine yol açıyor. Kuralların netliği iyileşmeden rerating beklemek güç.
- TL ve tahvil: Siyasi riskler, merkez bankasının dezenflasyon anlatısına ekstra yük bindiriyor. Rezervler, kur istikrarı ve haber akışı artık daha kritik.
- CDS / Eurobond: Yargı süreçleri ve mülkiyet güvenliği, hukuki öngörülebilirliğin temel belirleyicileri. Bu alanlarda belirsizlik durumu yüksek risk primi yaratabilir.
Ne izlemeli? (Katalizör Takvimi)
- Yüksek profilli davalar ve karar tarihleri: Siyaset–piyasa geçişkenliği bu dosyalar üzerinden şekilleniyor.
- TMSF kapsamının sınırları: Varlık devralımlar/geri iadeler ve süreç şeffaflığı yatırımcı algısını etkiliyor.
- Piyasa regülasyonları: Kısa satış, türev limitleri, halka arz takvimi gibi başlıklar, önden rehberlik gücü taşıyor.
- Dış politika dili (AB-ABD hattında): Siyasi gerilimin dış kanal etkisi, sermaye hareketlerinde kırılganlık yaratabilir.
BS Finans Yorumu
Türkiye, dezenflasyon ve ekonomik düzene geçiş açısından teknik adımlar atıyor olsa da, yatırım ortamı bakış açısında “kuralların öngörülebilirliği” önemli eksik. Bu eksik, finansal düzene geçiş hikâyesinin önünde en büyük engel. Önümüzdeki aylar, yargı dosyalarının nasıl sonuçlandığını, mülkiyet güvenliği algısının nasıl değiştiğini ve düzenleyici ortamın ne düzeyde stabil hale geldiğini test edecek. Bu süreçte piyasanın davranışı, sadece ekonomik verilerle değil; adalet, mülkiyet ve şeffaflık başlıklarıyla da yönlenecek.

