• Türkiye’de rekor seviyedeki gıda enflasyonu (%135), sınır ötesi alışverişi günlük rutine dönüştürdü.
• Vatandaşlar, özellikle Dedeağaç’taki süpermarketlere alışveriş turlarıyla akın ediyor.
• “Süpermarket turizmi” artık fiyat istikrarsızlığının yeni göstergesi haline geldi.
Türkiye’de gıda fiyatlarındaki kesintisiz artış, tüketicinin alışveriş rotasını değiştirdi. Son aylarda, özellikle Trakya hattındaki vatandaşlar, gıdanın ve temizlik ürünlerinin daha ucuz olduğu Yunanistan’a günübirlik turlar düzenlemeye başladı.
En çok tercih edilen durak: Dedeağaç.
Hafta sonları onlarca otobüs Türkiye’nin farklı şehirlerinden yola çıkıyor. Tur şirketleri artık “alışveriş paketleri” hazırlıyor; sabah yola çıkan kafile, öğle saatlerinde Dedeağaç’taki zincir marketlere gidiyor, akşam ise poşetlerle geri dönüyor.
Vatandaşın tercihi net: Aynı ürün, aynı marka, Yunanistan’da %30 ila %50 daha ucuz.
Bir litre zeytinyağı Türkiye’de 400 TL’ye yaklaşırken, Dedeağaç’ta 8 euro civarında. Temizlik ürünlerinde ve süt grubunda fark daha da belirgin.
Sadece alışveriş turları değil, bu fark sosyal medyada da bir akıma dönüştü.
İçerik üreticileri, iki ülke arasındaki fiyat farklarını videolarla karşılaştırıyor. “Türkiye’de sepet 1000 TL, Yunanistan’da 500 TL” gibi içerikler viral hale geliyor.
Bu tablo, Türkiye’nin gıda enflasyonundaki kalıcılığın toplumsal davranışa dönüştüğünü gösteriyor.
Gıda enflasyonu, yalnızca mutfak bütçesini değil, tüketim coğrafyasını da şekillendirmeye başladı.
Dedeağaç’ta market rafları artık Türkçe etiketlerle dolu; çünkü sınır ticareti yeni bir ekonomik ekosistem yaratıyor.
Uzmanlara göre, bu trend devam ederse “alışveriş turizmi” sadece sınır illerini değil, fiyat politikalarını da baskı altına alacak.
Tüketici, artık sadece “ucuzu” değil, istikrarı ve öngörülebilirliği satın alıyor.

