Ruh ve Beden

0
202

Yıl 1998, bir banka aracı kurumunda hazinenin başındayım.

Londra ile konuşuyorum. Karşıda Garanti Bankası’nın eski genel müdür yardımcılarından biri.

O sıralarda büyük bir Amerikan yatırım bankasında çalışıyor.

“Abi” dedim, “Faizi daha düşük verirsen müşteri seni niye tercih etsin?”

“Sen bu mühendis kafasıyla anlamazsın müşteri bağlılığı diye bir şey var. İyi hizmet, iyi ilişkiler, iyi satış iyi pazarlama bunlar önemlidir” dedi.

O günden sonra işin matematiğine mühendis gibi bakarken, içine daha fazla duygu kattım. Çünkü şirketler, bilançolarında gözüken rakamlar dışında bilanço dışı varlıklara sahiptir.

Aynı insanlar gibi ruh ve bedenden oluşurlar!

Ne kadar yakışıklı olursan ol ne kadar güzel olursan ol ağzını açtığında bambaşka bir şey olursun.

Ruh ve bedenle bir bütünlük, söylenenle yapılan arasında bir tutarlılık ya da aksi insanı bambaşka bir varlığa dönüştürür.

Ne kadar güzel insanları yayına çıkarsan da içerik bomboş olunca ortaya bir rezalet çıkar.

Finans merkezi yaparsın, dev yapılar içinde finans olmaz.

Avrupa’da katedralleri gezenler veya devasa dini yapıları görenler gördüklerinden çok ama çok etkilenir.

Hiç düşündünüz mü neden bu kadar devasa yapılar var?

Krallar ve papazlar sorgulanmasın diye olabilir mi acaba?

Hatta görüntü ne kadar abartılıysa bilin ki bir yerde eksik vardır; mesela içerikte!

Bir yerlerde bir şeyi gizleme, düşünmeyi engelleme, sorgulamadan kabullenen nesilleri eğitimsizlikle yetiştirme amacı olabilir mi acaba?

Çünkü hayat da ekonomi de bir finansal varlık da “underlying asset” denen bir esas varlığın üzerine kurulur.

Bir ülkede vergiler ne kadar yüksekse, zenginle fakir arasında ne kadar büyük uçurum varsa, koca koca binalar yapılıyor ama içleri dolmuyorsa bilin ki denge bozuktur.

Ve o dengesizliğin nedeni bir yerde yapılan yanlışı, eksiği kapatmaktır.

Sabahleyin sevgili Ahmet Akarlı gönderdi, aşağıda bir grafik var.

“Ülkemizin döviz borcu”

Gelişen piyasalar içerisinde uzak ara en yukarıdayız.

Bu fazlalığın nedeni çok basit: Bir yerlerde haksızlık, bir yerlerde hukuksuzluk, bir yerlerde verimsizlik, bir yerlerde de büyük yanlışlıklar var.

Ve o borç rakamı gösteriyor ki Türkiye’nin esas problemi ödemeler dengesi problemidir.

Türkiye’nin en büyük sorunu döviz cinsinden borç sorunudur.  O yüzden bu borç sorunu çözülene kadar dövize müdahale etmek Merkez Bankası’nın boynunun borcudur.

Bunun maliyetini ödedik ve daha çok ödeyeceğiz. Çünkü bir kez yazdım, 1000 kez daha yazacağım. Enflasyon sorunu yani ahlaksızlık çözülmeden karanlıktır sonumuz!

Siz siz olun, unutmayın; Hayat bir dengedir.

Size anneniz dışında kimse karşılıksız sevgi vermez.

Size kimse durup dururken çok iyi davranmaz.

Bilin ki her borcun bir alacağı her gecenin bir gündüzü vardır.

Hiçbir yanlışlık hiçbir haksızlık sonsuza kadar devam etmez.

İyi pazarlar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz