İlk turda Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olacağını söyleyerek yine haklı çıkan siyaset yorumcumuzun seçim sonrası görüşleriyle devam edelim.
“24 Haziran seçimlerinde AK Parti ciddi bir kayıp yaşadı. Özellikle ekonomik gelişmeler AKP’nin oyunu aşağı çekti.
16 yılın ardından Türkiye yine koalisyon dönemlerini yaşayacak.
Ayrıca görünen o ki…
İYİ Parti CHP’den ciddi oy almış. MHP ise AKP’ye giden oyları geri çekmiş.”
Oluşan yeni siyasi tablonun ardından Avrupa ve ABD merkez bankalarının likiditeyi sıkılaştırmaya başladıkları mevcut küresel ortamda Türkiye’nin makro-ekonomik görünümünü şöyle özetleyelim:
Yüksek enflasyon, yüksek faiz, kötüleşen yatırım ortamı, zayıf istihdam piyasası, yüksek dış borç, yüksek cari açık, işsizlikte azalma, en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa’da ılımlı büyümenin bir sonucu olarak ihracat performansımızda zayıflama.
Bu tabloyu iyileştirecek, güven ortamını oluşturacak, sürdürülebilir büyümenin temellerini atacak, yapısal ekonomik reformlara ağırlık verecek bir yeni ekonomik program görmek istiyoruz.
Para politikasının sürdürülmesinde ise Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kilit öneme sahip.
Aksi durumda ve yeni hükümetin yapısal reformlar yerine Mart 2019 yerel seçimlerine ağırlık vermesi halinde TL’de sert değer kayıpları, faiz artırımlarında hızlanma, yüksek enflasyon, finansman şartlarında bozulma yani kısacası uzun soluklu bir ekonomik yavaşlama ve durgunluk dönemine tanık olacağız.