• Netanyahu, Gazze’nin güvenliği konusunda Türk askerinin olası rolüne sert mesajlar vererek “çok güçlü fikirlerim var” dedi.
• ABD Başkan Yardımcısı Vance, Trump’ın ateşkes planının beklenenden iyi gittiğini ve “kalıcı olabileceğini” söyledi.
• Avrupa ve Orta Doğu’da diplomatik fay hatları yeniden hareketlenirken, İsrail-Türkiye hattında gerilim derinleşiyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs’te ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile bir araya geldiği görüşmede, Gazze’de Türk güvenlik güçlerinin olası varlığına açıkça karşı durdu. Netanyahu, ABD destekli ateşkes planı kapsamında gündeme gelen “uluslararası denetim gücü” fikrine ilişkin soruya, “Bu konuda çok güçlü fikirlerim var. Ne olduklarını tahmin etmek ister misiniz?” yanıtını verdi.
Görüşme, Trump yönetiminin “Gazze’nin geleceği” için hazırladığı ikinci aşama planı bağlamında gerçekleşti. Bu plan, Hamas’ın silahsızlanmasını, bölge yönetiminin uluslararası gözetimde bir Filistinli komiteye devredilmesini ve sahada seçilmiş Filistinli polislerin uluslararası güç tarafından desteklenmesini öngörüyor. Türkiye, bu yapının parçası olmaya ve gerektiğinde askeri veya sivil katkı vermeye hazır olduğunu açıklamıştı. Ancak Netanyahu’nun çıkışı, Ankara’nın bu sürece dahil olma olasılığını ciddi biçimde zayıflattı.
Vance ise Trump’ın ateşkes planının “beklenenden iyi gittiğini” belirterek, “Zor ama umutluyum; bu ateşkesin kalıcı olacağına inanıyorum” dedi. Vance, hem Hamas’ın silahsızlandırılması hem de Gazze’nin yeniden inşası sürecinin “çok zorlu” olacağını kabul etti. “Amacımız hem Gazze halkı için yaşamı iyileştirmek hem de Hamas’ın İsrail için bir tehdit olmamasını sağlamak” sözleriyle ABD’nin denge arayışını özetledi.
NATO üyesi Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler, savaş boyunca tarihi bir kırılma noktasına gelmiş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını en sert şekilde kınarken, iki ülke arasındaki rekabet Suriye sahasına da taşmış durumda. Bu tablo, Ankara’nın Hamas üzerindeki nüfuzuna rağmen Washington ve Kudüs arasındaki güvenlik vizyonunda yer bulmasını zorlaştırıyor.
Gazze’de 12 gündür süren kırılgan ateşkes, taraflar arasındaki güven krizini azaltmış değil. İsrail tarafından teslim edilen 54 kimliği belirsiz ceset defnedilirken, 30 ceset daha Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’ne ulaştı. Gazze Sağlık Bakanlığı, ateşkesin başlamasından bu yana İsrail saldırılarında 88 Filistinlinin öldüğünü, bunların bir kısmının sivil olduğunu açıkladı. İsrail ise iki askerinin hafta sonu militanlar tarafından öldürüldüğünü duyurdu.
Savaşın bilançosu ağır: 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırısında 1.200 İsrailli yaşamını yitirdi, 251 kişi Gazze’ye rehin alındı. İsrail ordusunun misilleme operasyonları sonucunda ise 68.000’den fazla Filistinli hayatını kaybetti. Buna rağmen Trump yönetiminin arabuluculuk planı, hem Gazze’deki statükoyu hem de bölgesel dengeleri yeniden şekillendirme iddiasını koruyor.
Bu süreçte Ankara, ABD ve İsrail arasında diplomatik çizginin daha da belirginleşmesi, önümüzdeki haftalarda “Gazze’nin güvenlik mimarisi” tartışmasının merkezine Türkiye’yi yeniden oturtabilir. Ancak Netanyahu’nun son açıklaması, bu rolün artık sadece “sınırlı diplomatik kanallar” üzerinden yürütülebileceğini gösteriyor.

