[wpvideo WEUaetCQ]
Artunç Kocabalkan’ın ekonomist Murat Üçer ile gerçekleştirdiği röportajın 3. ve son bölümünde Üçer borç dinamikleri, büyüme sorunu, maliye ve para politikalarını değerlendirildi.
___BÜTÇE AÇIĞINDA REHAVETE KAPILMAMALI___
“Borç dinamiklerinde kısa vadede alarm verecek bir durum yok ama orta-uzun dönemde var. Çünkü bu %1,5-2,0’lik (Borç/GSYH) bütçe açıkları faizlerin, koşullu yükümlülüklerin hızla arttığı bir ortamda büyüyebilir. IMF de son raporunda bu noktaya özellikle vurgu yaptı. %1,5-2,0’lik bütçe açığı performansımızın sonsuza dek devam edeceği konusunda rehavete kapılmamak gerekiyor. Bunu kabul etmek gerekiyor.”
___BÜYÜME TARAFINDA ALAN YOK___
Türkiye’de temel mesele büyümeyle ilgili. Biz büyüme istiyoruz hatta %4-5-6 büyüme istiyoruz. Yani Türkiye’de siyaset ve özel sektör ve genel ülke büyüme istiyor. Fakat ülkenin artık %5-6 üretebilecek bir durumu yok.
Geçen sene bunu yaşadık. Zaten büyüme kendiliğinden %3-4’lere çok rahat iniyordu ama buna müsaade etmedik. Ne yaptık? Müthiş bir teşvikle -Kredi Garanti Fonu- maliye politikasını açarak üstüne gittik. Fakat bence Türkiye’de bu alan da daraldı artık. Ülke %3 büyümeyi ancak üretebilecek haldeyken bunun üzerine atabileceğiniz teşvik alanı da oldukça kısıtlı diye düşünüyorum.
___MALİYE VE PARA POLİTİKALARINDA TIKANIKLIK___
Yani sistem kredi yaratamıyor eskisi kadar, bunu kabul etmek lazım. Neden? Tasarruf açığı olması bu demek zaten; dışarıdan para girecek, bizim yerli TL’yi seçecek ki bizde TL cinsinden finansal derinleşme olsun. Bu sistem Türkiye’de tıkanmış vaziyette. Bu tıkanıklığın üstüne bütçe açıklarını atarsak ‘crowding out’ dediğimiz yani devletin harcayıp özel sektörün harcamasının kısılması olayını yaşarız; faizler artar, özel sektör harcamalarını daha kısabilir.
Dolayısıyla Türkiye’nin fazla politika alanı yok bence. Yani maliye ve para politikasında açılmış olmanın ötesinde bunu biraz daha açalım deme lüksü zaten yok çünkü böyle bir alan yok. Bunu kabul etmek lazım.
___ÇÖZÜM___
Tam tersi geri çekilmek, biraz sıkılaştırmaya gitmek, bir hikaye oluşturulması -rekalibrasyon diyelim buna- yani iktisat politikalarının biraz daha sıkılaşma yönünde kullanılması, bu sayede Türkiye’ye giren paranın artması ve uzun vadede faizlerin düşmesi gibi belki bir dinamiğe oynamak lazım zaman içerisinde.
___KISIT: TÜRK TRİLEMASI: SİYASETİN ÇETREFİLLEŞMESİ+DIŞ FİNANSMAN İHTİYACI+BÜYÜME İSTEĞİ___
Bu tıkanma nasıl açılacak? Açıkçası kafam çok net değil ama tıkanma olduğu çok net. Ben buna Türk Trileması diyorum. Yani siyaset oldukça çetrefilli, dış finansman ihtiyacından bahsettim -%25’i milli gelirin- cari açıkla birlikte çevrilmesi gereken borçla Türkiye’nin dışarıya bir finansman ihtiyacı var ve %5-6 gibi bir büyüme istiyoruz. Buna trilema (üç önermeli durum) diyorum çünkü bu üçünün birlikte olması mümkün değil. Üçünün birlikte olmaması demek bana göre ilk aşamada büyümenin yavaşlaması demek.
___ORTODOKS POLİTİKA GEREKLİLİĞİ___
Peki siyasetçi yavaşlayan büyümeye nasıl tepki verecek, politikaları ne kadar zorlayacak, buradan bir politika hatası çıkıp piyasada bir panik havası yaşanır mı vesaire bunları düşünmek lazım. Ama ben biraz daha tıkanmayı geniş görüyorum, bu tıkanıklığı önemli buluyorum. Bunu aşmanın yolu da hepimizin bildiği düzgün bir Ortodoks politika programına geçmek ama o geçiş nasıl olacak kafam çok net değil.