Japon Merkez Bankası (BOJ) bugün (31 Ekim) gerçekleştirdiği para politikası toplantısında beklendiği gibi kısa vadeli politika faizini eksi %0,1 seviyesinde tutarken 10-yıl vadeli devlet tahvili faizini %0 seviyesinde tutma kararını sürdürdü.
Genel makro-ekonomik görünüm BOJ’un yakın-orta vadede para politikasında sıkılaştırmayı gerektiren bir resim ortaya koymuyor:
. Japon ekonomisi 2018 yılı ilk yarısında yıllık %1 büyüdü; 2017 yılı genelinde %1,8’lik büyüme kaydedilmişti. Çeyrek bazında ise bir önceki çeyreğe göre %0,7 büyürken yıllıklandırılmış olarak ekonomi %3 büyüme kaydetmiş oldu. Bunda özel sektör harcamaları ve hanehalkı tüketiminde yaşanan güçlü seyir etkili olmuştu.
. İşsizlik oranı Eylül ayında %2,3 seviyesine geriledi.
. Enflasyon Eylül ayındaki %1,2’lik artış ile BOJ’un %2 hedefinden hayli uzakta. Son enflasyon raporunda BOJ, Mart 2019’da biten mali yılda enflasyon beklentisini %1,1’den %0,9 seviyesine düşürmüştü. Mart 2021 için tahmini ise %1,5.
. Bankacılık sektörü kredi hacmi Eylül 2018’de bir önceki yıla göre %2,3 artış kaydetti. (Ocak-Ağustos ortalaması: %2,1)
. İmalat sektörü PMI endeksi Ekim 2018’de son altı ayın yükseği olan 53,1 seviyesine yükseldi.
. Perakende satışlar Eylül 2018’de yıllık %2,1 artış ile Ocak-Ağustos ortalaması olan %1,5’in üzerinde.
2018 yılı yaz aylarında yaşanan doğal felaketler ve ardından Eylül ayındaki %6,7’lik depremin sebep olduğu üretim kaybının ardından Ekim ayında kaydedilen artış olumlu.
BOJ önümüzdeki döneme ilişkin olarak 31 Ekim 2018 tarihli aylık ekonomik görünüm ve fiyat gelişmeleri raporunda (https://www.boj.or.jp/en/mopo/outlook/gor1810a.pdf) şu riskleri ortaya koyuyor:
– Küresel ekonomiye yönelik riskler
. ABD makro-ekonomi politikaları ve küresel finansal piyasalar üzerindeki etkileri
. Korumacılık hamleleri ve etkileri
. Gelişmekte olan ve emtia ihraç eden ekonomilerdeki gelişmeler
. İngiltere’nin AB’den ayrılmasına yönelik müzakereler
. Jeopolitik riskler
– Ekim 2019’da devreye girecek olan tüketim vergisindeki artış
– Şirket ve hane halkının orta ve uzun vadeye yönelik büyüme beklentileri
– Orta-uzun vadede mali istikrara yönelik güven kaybı