● Eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyası direktörü Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ hakkında “casusluk” suçlamasıyla yeni bir soruşturma başlatıldı.
● Merdan Yanardağ sabah saatlerinde gözaltına alındı, Tele1 kanalında arama yapıldı.
● Ankara kulislerinde, bu adımın İBB’ye kayyum atanması için hukuki zemin hazırlığı olabileceği konuşuluyor.
HaberTürk’ün aktardığı bilgilere göre, İmamoğlu hakkında daha önce yürütülen “yolsuzluk” soruşturmasının ardından bu kez “casusluk” iddiası gündeme geldi.
Soruşturma, kişisel verilerin dijital sistemler üzerinden “yurt dışına sızdırıldığı” iddiasını içeriyor. Aynı dosya kapsamında 15 kişi daha gözaltına alındı.
Gazeteci Merdan Yanardağ’ın evinde ve Tele1 stüdyolarında yapılan aramalarda dijital materyallere el konuldu. Savcılık, soruşturmayı “devlet güvenliğini ilgilendiren bilgi aktarımı” başlığı altında yürütüyor.
Siyasi Arka Plan
İmamoğlu’nun görevden alınması ve tutuklanmasının ardından başlayan bu yeni süreç, yerel yönetimlerdeki güç dengesi tartışmasını yeniden alevlendirdi.
Ankara’daki bazı kaynaklar, casusluk suçlamasının kayyum atamasına hukuki gerekçe oluşturma girişimi olabileceğini belirtiyor.
Hukukçular ise iddianın “devlet sırlarının ifşası” gibi ağır bir kategoriye taşınmasının, sürecin sadece yargısal değil politik bir krize dönüşme potansiyeli taşıdığını vurguluyor.
Uzmanlara göre bu adım, İstanbul’da yönetim boşluğu doğurabilecek bir “olağanüstü yönetim” senaryosunun ilk adımı olabilir.
Ekonomik ve Kurumsal Etkiler
İBB’ye olası bir kayyum atanması, sadece siyasi değil mali ve yatırım yönlü bir belirsizlik yaratma riski taşıyor.
Belediyenin yürüttüğü altyapı ve dış finansmanlı projelerin akıbeti, özellikle uluslararası yatırımcıların ve kredi kuruluşlarının yakından izlediği konular arasında.
İBB’nin mevcut sözleşmeleri, Avrupa Yatırım Bankası ve Dünya Bankası gibi kurumların garantili finansmanlarıyla ilişkili. Dolayısıyla yönetim değişikliği, İstanbul’un finansal kredibilitesini de etkileyebilir.
Sonuç:
“Casusluk” başlığı altında açılan yeni soruşturma, Türkiye’nin en büyük yerel yönetiminde hem hukuki hem siyasi bir kırılma riskini gündeme taşıyor.
İmamoğlu dosyası artık yalnızca bir kişiye karşı yürütülen adli süreç değil; yerel yönetim özerkliği, yargı bağımsızlığı ve siyasi denge açısından ülke genelinde bir stres testi haline gelmiş durumda.

