Gıdada izlenebilirlik, bir gıda ürününün hammadde aşamasından son tüketiciye ulaşana kadarki tüm aşamalarının belgelenmesi ve takip edilebilmesidir. Bu sayede, herhangi bir gıda güvenliği sorunu ortaya çıktığında, ürünün kaynağı ve hangi aşamada kontamine olduğu hızlı bir şekilde belirlenebilmektedir.
Gıdada izlenebilirliğin faydaları:
- Gıda güvenliğini artırır: Gıda kaynaklı hastalıkların önlenmesinde ve gıda güvenliğinin sağlanmasında önemli rol oynar.
- Tüketici güvenini artırır: Tüketicilerin gıdanın kaynağını ve üretim sürecini bilmelerine imkan verir. Bu da tüketicilerin güvenini artırır.
- Geri çağırma işlemlerini kolaylaştırır: Gıda güvenliği sorunu ortaya çıktığında, etkilenen ürünlerin hızlı ve etkin bir şekilde geri çağrılmasını sağlar.
- Üretim ve tedarik zincirinin şeffaflığını artırır: Gıda zincirindeki tüm aktörlerin rollerini ve sorumluluklarını açıklığa kavuşturur.
- Sürdürülebilirliği teşvik eder: Gıdanın kaynaklarını ve üretim süreçlerini optimize ederek sürdürülebilir gıda üretimine katkıda bulunur.
Gıdada izlenebilirlik nasıl sağlanır?
Gıdada izlenebilirlik, farklı yöntemler kullanılarak sağlanabilir. En yaygın kullanılan yöntemler şunlardır:
- Barkodlama: Gıda ürünlerine barkod veya QR kod gibi benzersiz tanımlayıcılar eklenir. Bu kodlar, ürünün tüm bilgileri içeren bir veri tabanına bağlanır.
- Radyo frekansı tanımlama (RFID): RFID etiketleri, gıda ürünlerine eklenir ve bu etiketler aracılığıyla ürünün takibi yapılır.
- Blok zinciri: Gıda ürünlerinin tüm bilgileri blok zinciri teknolojisi kullanılarak kaydedilir ve bu bilgiler tüm paydaşlarla paylaşılır.
- 2023 yılı itibarıyla, dünya çapında gıda tedarik zincirinde izlenebilirliği kullanan gıda işletmelerinin sayısı %50’ye ulaştı.
- 2022 yılında, gıda sahteciliği nedeniyle küresel ekonomiye 36 milyar dolarlık zarar verildi.
- 2021 yılında, gıda kaynaklı hastalıklar nedeniyle dünya genelinde 420 bin kişi hayatını kaybetti.
İklim ve Gıda
İklim değişikliği, gıda sistemimiz üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Daha aşırı hava olayları, deniz seviyesinin yükselmesi ve değişen yağış modelleri, mahsullere, hayvancılığa ve balıkçılığa zarar vermektedir. Bu da gıda fiyatlarının artmasına, gıda kıtlığına ve gıda güvenliğinde bir azalmaya yol açmaktadır. İklim değişikliğinin gıda sistemi üzerindeki bazı etkileri şunlardır:
- Daha aşırı hava olayları: Kuraklık, sel ve fırtınalar gibi aşırı hava olayları mahsullere zarar verebilir ve tarımsal üretimi bozabilir.
- Deniz seviyesinin yükselmesi: Deniz seviyesinin yükselmesi, kıyı bölgelerindeki tarım arazilerini tuzlu suyla kaplayarak onları tarım için kullanılamaz hale getirebilir.
- Değişen yağış modelleri: Yağış modellerindeki değişiklikler, bazı bölgelerde kuraklığa ve diğer bölgelerde sele yol açabilir. Bu da mahsul verimini olumsuz etkileyebilir.
İklim değişikliğinin gıda sistemi üzerindeki etkileri dünya çapında hissedilmektedir. Ancak en çok etkilenenler gelişmekte olan ülkelerdeki yoksul ve marjinalleştirilmiş topluluklardır. Bu topluluklar, aşırı hava olaylarına karşı daha savunmasızdır ve gıda fiyatlarındaki artışlara karşı daha az dirençlidir. İklim değişikliğinin gıda sistemi üzerindeki etkilerini azaltmak için yapılabilecek çok şey var. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Daha dayanıklı tarım sistemleri geliştirmek: Kuraklığa ve diğer streslere dayanıklı mahsuller geliştirmek ve tarımsal sulama sistemlerini iyileştirmek gibi.
- Gıda israfını azaltmak: Gıda israfı, küresel gıda üretiminin yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır. Gıda israfını azaltmak, gıda kıtlığını azaltmaya yardımcı olabilir.
- Gıda sistemlerini daha sürdürülebilir hale getirmek: Gıda sistemlerini daha az sera gazı emisyonu üreten ve doğal kaynakları daha verimli kullanan hale getirmek.
Peki Neden ?
Dünyamız, her geçen gün artan bir nüfus ve değişen bir iklimle karşı karşıyadır. Bu durum, gıda güvenliğinin geleceği için büyük bir endişe kaynağı oluşturmaktadır. İklim değişikliği ve teknolojinin gıda üzerindeki etkilerini anlamak ve bu iki gücü dengelemek, gelecek nesiller için sürdürülebilir bir gıda sistemi kurmak için hayati önem taşımakta. Kuraklık, sel ve aşırı sıcaklıklar gibi aşırı hava olayları, tarımsal üretime ve gıda güvenliğine büyük bir tehdit oluşturmakta. Artan sıcaklıklar, mahsul verimini düşürüyor ve su kıtlığını tetikliyor. Değişen yağış modelleri ve deniz seviyesinin yükselmesi de tarım arazilerini tahrip ederek gıda üretimini olumsuz etkilemektedir. İklim ve teknolojinin gıda üzerindeki etkilerini anlamak ve bu iki gücü dengelemek, gelecek nesiller için gıda güvenliğini sağlamak için kritik önem taşımaktadır. Sürdürülebilir bir gıda sistemi kurmak için, teknolojinin sunduğu imkânlardan sorumlu bir şekilde yararlanmalı ve doğayla uyumlu bir tarım anlayışını benimsemeliyiz. Gıda güvenliğinin geleceği için hepimize görev düşmektedir. Bireysel olarak, daha az gıda israfı yapma, bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirme ve yerel gıda üreticilerini destekleme gibi adımlar atabiliriz. Toplumsal olarak ise, sürdürülebilir tarım politikaları geliştirmek ve teknolojinin gıda üzerindeki olumlu etkisini artırmak için çalışmalıyız. Bireysel ve toplumsal olarak bugün atacağımız her adım yarın soframıza daha ucuz, daha temiz ve daha sürdürülebilir gıda olarak geri dönecek.