Fed 20-21 Mart tarihli para politikası toplantısında faiz değişikliğine gitmedi ve politika faiz aralığını %2,25-2,50 aralığında bıraktı.
Toplantı sonrası yayınlanan basın duyurusuna göre;
. İstihdam piyasası güçlü ancak ekonomik büyümede yavaşlama var.
. İlk çeyrek göstergeleri hanehalkı harcamaları ve şirketlerin sabit yatırımlarında yavaşlamaya işaret ediyor.
. Düşük enerji fiyatlarına bağlı olarak enflasyon yıllık bazda geriledi. Çekirdek enflasyon %2 seviyesine yakın.
. Küresel ekonomi ve finansal gelişmeler ile azalan enflasyon baskıları ışığında, Komite faiz politikası konusunda sabırlı kalacak.
. Mayıs 2019’dan geçerli olmak üzere Fed bünyesindeki Hazine tahvil stoğu azaltımını aylık 30 milyar dolardan 15 milyar dolara düşürerek Eylül 2019’da bilanço azaltımını tamamlamayı planlıyor.
Fed söz konusu verilere dayanarak;
. 2019 ve 2020 yılları için GSYH tahminlerini sırasıyla %2,3’ten %2,1’e ve %2’den %1,9 düşürdü, 2021 yılı için büyüme beklentisini %1,8 olarak bıraktı.
. Kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyonu 2019, 2020 ve 2021 yılları için beklentilerini 0,1 yüzde puan düşürerek sırasıyla %1,8, %2 ve %2 seviyelerine çekti. Çekirdek PCE hedefini %2 olarak korudu.
. İşsizlik oranı beklentilerini 2019, 2020 ve 2021 yılları için sırasıyla 0,2 yüzde puan, 0,2 yüzde puan ve 0,1 yüzde puan artırarak %3,7, %3,8 ve %3,9 seviyelerine yükseltti.
. Aralık ayı toplantısında Fed 2019 yılı için iki faiz artırım öngörmüştü. Mart toplantısında faiz değişikliği öngörülmezken 2020 yılında bir faiz artırımı tahmin ediliyor.
Avrupa ve Çin ekonomileri yavaşlarken Fed’in küresel ekonomik gelişmelere yönelik temkinli tutumu ve enflasyonda yumuşama eğilimine paralel olarak “sabırlı” politikasını sürdürmesi yatırımcıların rotasını gelişen ekonomilerden gelişmekte olan ekonomilere yönlendirecektir. Türkiye bu akımdan olumlu etkilenecektir. Nitekim 5,50 seviyesine yaklaşan Dolar-TL kuru Fed kararı sonrasında 5,42 seviyelerine çekildi ancak bütçede faiz dışı harcamalarda artış ve yüksek özel sektör borcu TL ve faizi baskı altında tutuyor. ABD ve AB ile ikili ilişkilerin olumlu seyretmesi, 31 Mart yerel seçimleri sonrasında yapısal reformlarda hızlanma Türkiye’nin yeni fon dalgasından önemli oranda pay almasında etkili olacaktır. Aksi halde kısa vadeli fon akışları TL ve faizleri sert dalgalanmalara maruz bırakabilir.
Dr. Fulya Gürbüz