Erken seçim kararı alan İtalya kaynaklı esen olumsuz havayla birlikte Euro, ABD dolarına karşı değer kaybını sürdürüyor. Avrupa’nın 3. büyük ekonomisinde son makro-ekonomik verilerde bir bozulma yok ancak bugün açıklanan iş güveni endeksinde geleceğe dair beklentilerde bozulma olmasını normal karşılıyoruz. Ancak ay başından bu yana 2 kata yakın yükselen İtalya tahvil faizleri borçlanma maliyetlerini artıracağı gibi piyasada azalan likidite fiyatlamaları anormalleştiriyor. Dolayısıyla seçimlere kadar siyasi söylem ve çekişmeler faiz tarafında olumsuz havanın sürmesine sebep olacaktır. 14 Haziran’da toplanacak olan Avrupa Merkez Bankası’nın düşük ivmeli büyüme performansı ve artan siyasi riski öne sürerek düşük faiz politikasında bir değişikliğe gitmeyecektir.
ABD tarafında ise enflasyonist eğilimin ve büyüme performansının daha güçlü olduğunu görüyoruz. Kuzey Kore ile görüşmelerin başlaması küresel siyasi riskin azalması açısından önemli bir gelişme. 13 Haziran’da faiz kararını açıklayacak olan Fed’in çeyrek baz puanlık faiz artışı yapılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak faiz artırımlarının hızı konusunda aceleci davranmayacaklarını düşünüyoruz.
Kısacası siyasi sorunlar ve büyümede ivme kaybı yaşayan Avrupa’ya karşılık büyüme performansını koruyan ABD’yi dikkate aldığımızda ABD dolarının Euro’ya karşı güçlenmeye devam edeceğini düşünüyoruz.
Euro-Dolar paritesinin bugün gördüğü en düşük seviye olan 1,1511 seviyesi en son Haziran 2017’de görülmüştü.
Paritenin 1,15 seviyesini aşağı kırması halinde sene sonunda 1,05 seviyelerini göreceğimizi tahmin ediyoruz.
Buradaki kritik konu Avrupa’nın büyüme tarafında ne zaman ivme yakalayacağı. İvmelenme ne kadar gecikirse AB içinde AB’ye karşı muhalefet de artacaktır. ABD’nin korumacılık politikaları da ateşi körüklediğine göre Avrupa tarafında 2018 yılı sonuna kadar suların durulması olası gözükmüyor. 2019 yılında siyasi risk ve ticari dengelenme sürecindeki değişimler Euro-Dolar’ın 1 seviyesinin altına gelmesinde veya 1’in üzerinde kalmasında etkili olacak.