Türkiye’de ekonomik dalgalanmalar hız kesmeden devam ederken, Dolar/TL kuru dün 33 lirayı görerek yeni bir rekora imza attı. Bu ani yükselişin ardında yatan sebep henüz net olarak bilinmese de, özellikle swap piyasalarındaki hareketlenmeler piyasada yaşanan hareketliliğin arka planını bir nebze aydınlatıyor.
Merkez Bankası’nın aylardır piyasadan yoğun bir şekilde dolar topladığı biliniyor. En son Mayıs ayında yapılan açıklamada, Resmi Rezerv Varlıkları’nın bir önceki aya göre yüzde 15,6 artarak 143,6 milyar ABD doları seviyesine ve yaklaşık 4 yılın arkasından ilk kez net rezervlerin artıya geçtiği belirtilmişti. Mehmet Şimşek ise 20 Mayıs’ta yaptığı bir açıklamada, “Piyasadan dolar almasaydık, dolar 30 liranın altına düşebilirdi” ifadelerini kullanmıştı.
Merkez Bankası’nın açıkladığı verilerden dolar alımlarına devam ettiği gözlemleniyor ve özellikle 24 haziran günü swaplardaki ciddi düşüş bir döneminde artık sonunun habercisi durumunda. 1 Ocak’ta 29,55 olan dolar kuru, bugüne kadar %11’lik bir artış göstermiş durumda. Bu artış oranı aynı şekilde devam ederse, Merkez Bankası’nın politikasının doğru işlediğinin bir işaretçisi olabilir. Verilere göre, 14 Haziran haftasında bir önceki haftaya göre 150 milyon dolarlık alım yapan Merkez Bankası, alımlarına haziran ayında da devam ettiği gözüküyor ve bu da doların yükselmesinde faktörlerden biri olarak göze çarpıyor.
Ayrıca San Francisco Fed Başkanı Mary Daly’nin açıklamaları da dolar üzerindeki artışa sebebiyet olmuş olabilir. Daly, tek riskin enflasyon olmadığını belirterek istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekti ve artan işsizliğe vurgu yaptı. Bu yıl FOMC’de oy hakkı bulunan Daly, San Francisco’daki bir etkinlikte yaptığı konuşmada, ekonomide hasara neden olmadan fiyat istikrarını sağlamak için çalışmaya devam edeceklerini ve enflasyonu düşürmek konusunda daha gidecek yolları olduğunu söyledi. Daly’nin bu açıklamaları FED’in olası bir faiz düşüşünü daha uzak bir tarihe erteleyebileceğinin göstergesi olabileceği piyasalarda konuşulmaya başlandı ve bu da dolar üzerinde doğrudan bir etki yarattı.
Kurdaki Artış ve Yabancı Yatırımcıların Carry Trade Stratejileri
Kurdaki artış nedeniyle carry trade yapan yabancı yatırımcıların memnuniyeti, mevcut düşük kar payı seviyeleriyle belirsizliğini koruyor. Doların şu anki 33 seviyesinde olmasıyla birlikte, 33.15’e yükselmesi halinde carry trade hesapları olumsuz etkilenebilir. Yatırımcılar bu durumu yakından izleyerek, kararlarını buna göre vereceklerdir.
Otomobil Sektöründe Yaşanan Durgunluk ve İndirim
Son zamanlarda Türkiye’de otomobil satışlarındaki düşüş, faiz ve vergi artışlarıyla birlikte gündemdeki en önemli konular arasında yer alıyor. Özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmaların etkisiyle birçok otomobil markası zam yapması beklenirken ellerindeki stokları eritmek için indirimler yapmak zorunda kalıyor.
Ülkemizdeki otomobil pazarı, tüketici talebinin yanı sıra ekonomik göstergelerden de doğrudan etkileniyor. Son dönemdeki faiz artışları ve vergi düzenlemeleri, tüketicilerin otomobil alım gücünü olumsuz yönde etkilerken, markaları da alternatif çözümler aramaya itiyor. Bu çözümlerden biri de satışları canlandırmak için yapılan indirimler oldu. Haziran ayı fiyat listesinde kur artışları nedeniyle zam beklentisi olan Opel, fiyatlarda indirime giderek durumu biraz daha gözler önüne serdi.
Konut Piyasasında Faizlerin Gölgesinde Değişen Dinamikler
Son dönemde Türkiye’de konut piyasası, yüksek faiz oranlarından kaynaklı ciddi bir durgunlukla karşı karşıya. Özellikle pandemi sürecinde artan konut talebi, düşük faiz ortamında konut fiyatlarını yukarı çekerken, şimdi ise faizlerin yükselmesiyle birlikte bu trend tersine döndü.
Faizlerin yükselmesi, konut kredisi maliyetlerini artırdı ve bu da potansiyel alıcıların satın alma gücünü azalttı. Bu durum doğal olarak konut satışlarında bir gerilemeye yol açtı. Satışların azalmasıyla birlikte, konut fiyatlarında da bir düşüş trendi gözlemlenmeye başladı. Ancak dikkat çeken bir nokta var: yazlık konut piyasası.
Pandemi sürecinde insanların tatil tercihlerini değiştirmesiyle birlikte yazlık konut talebi artmıştı. Bu talep, yazlık konut fiyatlarını artırmış ve genel konut piyasasından ayrı bir seyir izlemesine neden olmuştu. Ancak şu anda yaşanan genel konut fiyatlarında düşüş, yazlık konut piyasasına henüz yansımış değil.
Peki, bu durum ne anlama geliyor? İnsanların pandemi sonrası yaşam tarzı tercihlerindeki değişim, konut piyasasının farklı segmentlerinde farklı etkiler yaratıyor gibi görünüyor. Yazlık konutlarda fiyatların genel trende ne zaman eşlik edeceği ve bu segmentin nasıl bir seyir izleyeceği, ilerleyen dönemde daha netleşecek konular arasında.