Coface, Fransa’da işletme iflaslarını inceledikleri bir basın bülteni yayınladı.
Yılın başından bu yana iflas eden şirket sayısının azaldığını ifade eden Coface, iflasların boyutlarının hem finansal açıdan hem de etkilenen iş sayısı bakımından arttığını vurguladı. Detaylar şöyle:
“Fransa’da “sarı yelekler” hareketinin yansımalarının damgasını vurduğu zorlu bir ilk çeyreğin ardından, iflas eden şirket sayısı üst üste dördüncü yıl da düşmeye devam etti. Ancak, Coface özellikle 2019 yılında belediye seçimlerinin arifesinde gerçekleştirilen bayındırlık faaliyetlerinin sürüklediği inşaat sektöründe beklenen yavaşlama ile birlikte 2020 yılında iflas sayısında hafif bir artış (yüzde 0,9) bekliyor.
“Sarı yelekler” hareketinin birbirine zıt iki aşamalı etkisi
Gilets jaunes (sarı yelekler) hareketi yılbaşında şirket iflaslarında bir artışa yol açmasına rağmen, hükümetin daha sonra uyguladığı vergi önlemleri ve işgücü piyasasının dinamizmi hane halkı satın alma gücünde artışa yol açarak sonuçta perakende ve dağıtım gibi tüketicilere bağımlı sektörlerde iflasların kesin bir şekilde azalmasını sağladı.
Öte yandan, iflas eden taksi sürücülerinin ve karayolu nakliye firmalarının sayısındaki artış ulaştırma sektörünü cezalandırmaya devam ediyor. Otomotiv sektöründe ise iflasların sayısı azalmakla birlikte, maliyetinde artış kaydedilmiştir. Bu bariz çelişki, sayıları sınırlı olmakla birlikte piyasa payları önemli düzeyde olan yan sanayi üreticilerinin 2019 yılında karşı karşıya kaldıkları zorluklar ile açıklanmaktadır.
Daha genel olarak ifade edecek olursak, yılın ilk 10 aylık döneminde, 5 milyon avronun üzerinde gelir üreten şirketlerin iflasında bir artış kaydedilmiştir. Söz konusu dönemde, özellikle 200 milyon avronun üzerinde ciroya sahip altı şirket iflas işlemleri başlatmıştır.
Ulusal ve daha da önemlisi uluslararası ekonomik beklentiler, göreceli bir iyimserliğin etkisini azaltıyor
Coface tarafından Eylül 2019’da sektör liderleri arasında gerçekleştirilen bir ankete göre, Fransız şirketler 2020 yılında nakit akışlarının nasıl gelişeceği konusunda nispeten olumlu düşünüyor. Ancak Fransız ekonomisi ve onun da ötesinde küresel ekonomi konusunda çok daha az iyimserler. Örneğin, katılımcıların yarısı, ticaret gerilimlerinin ve jeopolitik risklerin ihracat faaliyetlerini Brexit ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki olası bir resesyona göre daha fazla etkilemeye devam edeceğini düşünüyor.
Bu risklere karşın, 2020 yılı beraberinde özellikle Avrupa Birliği’nin diğer ülkelerine ihracat fırsatları da getirecektir. Şirketler Avrupa Birliği’nin önümüzdeki yıl en dinamik piyasa olacağını ve onu Kuzey Amerika ve Asya’nın takip edeceğini düşünüyor.”