Coface’ın Ekim ayı raporunda enflasyon gelişmeleri mercek altına alınmış. Raporda şu detaylara dikkat çekiliyor:
Eylül ayında enflasyon, 2017 yılı Temmuz ayından bu yana ilk kez yıllık bazda tek haneye inerek %9,26 oldu. Bu düşüşte, geçen sene Eylül ayında aylık enflasyonun %6,3 olması etkili oldu. Aylık enflasyonu gıda grubu 0,14 puan aşağı çekti ancak doğalgaza yapılan zam nedeniyle konut grubu fiyatları aylık %2,15, yıllık ise %10,3 yükseldi. Ulaşım ücretlerine yapılan zam nedeniyle ise ulaştırma grubu fiyatları aylık bazda %1,6 yükseldi.
Çekirdek göstergelerde de düzelmeler görülmeye devam etti. İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç fiyat değişimlerini gösteren B grubu çekirdek enflasyondaki yıllık artış sene başında %20’ye yakınken Eylül ayında %9’a yaklaştı.
Fiyatı yönlendirilen ürünler hariç TÜFE ise yıllık %7 oldu. Bu durum, zamların enflasyondaki düşüşü sınırlandırdığını gösteriyor.
Hafta başında açıklanan Yeni Ekonomi Programı’na (YEP) göre de sene sonu yıllık enflasyonun 2019 sonunda %12, 2020 sonunda %8,5 olacağı öngörülüyor. Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda ise 2019 enflasyon tahmini orta noktası %13,9’da bulunuyor.
TL’nin son dönemde daha istikrarlı seyretmesi ve iç talebin zayıf seyri gibi unsurlar da enflasyondaki düşüşe katkı verdi. Merkez Bankası, enflasyondaki bu gerilemeyi öngörerek önden yüklemeli faiz indirimleri yapmıştı.
Enflasyondaki gerilemenin, enflasyon beklentilerini de olumlu etkilediği görülüyor. Eylül ayında 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri %12,2’ye geriledi. Bu durum, Merkez Bankası’nın %16,5 seviyesinde bulunan faizini indirmesi için de imkan yaratıyor.
Ancak makro taraftaki bu olumlu gelişmeler, henüz tüketici ve şirketler kesimlerine tam olarak yansımış değil. Son açıklanan reel kesim güven endeksi şirketlerin bir miktar güven kaybının olduğuna işaret ederken, 2 tüketici güven endeksi de henüz net bir toparlanma göstermiyor. Yabancı para mevduatların artmaya devam etmesi de bu tabloya eklendiğinde, hanehalkının ekonomik ortama güveninin henüz tam olarak tesis edilmediğini görebiliyoruz.
Sene sonuna doğru baz etkisinin kalkmasıyla birlikte enflasyonda bir miktar yukarı ivmelenme görebiliriz. Ancak 2018 sonlarında gördüğümüz seviyelere göre enflasyonun düşmesi, eğer kalıcı olabilirse, tekrar hanehalkının harcama yapmaya başlayabileceğine işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde iç talebin büyümeye yaptığı katkının, senenin ilk yarısındakinden daha fazla olması beklenebilir.
Öte yandan ihracat tarafı miktar bazında artmaya devam ediyor ancak ihracatçılar pariteden olumsuz etkileniyorlar. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıklamasına göre yılın ilk dokuz ayındaki parite kaybı 3,5 milyar dolar oldu. Buna karşılık miktar bazında ihracat Eylül’de %11,1, Ocak-Eylül döneminde ise %18,6 artış gösterdi. Bu konu, Avrupa ve Amerika Merkez Bankaları’nın para politikaları doğrultusunda, 2020’de de konuşmaya devam edeceğimiz gündem maddeleri arasında yer alacaktır.