Bu kare, Türkiye siyasetinin geçirdiği dönüşümü tek bir fotoğrafta özetliyor.
Yıllar önce, yerel bir etkinlikte, dönemin genç iş insanlarından biri — bugünün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı — dönemin yükselen muhafazakâr lideriyle aynı kareye girebilmek için eğiliyor. O an, bir siyasi yolculuğun başlangıcı değil, Türkiye’de siyasetin PR ve imajla nasıl yeniden şekillendiğinin sembolü aslında.
● Fotoğraf: Gücün çevresinde konumlanmanın siyasetteki ilk kural olduğunu hatırlatıyor
● Hikâye: Ticaretle başlayan bir yolculuğun siyasette kimlik arayışına dönüşümü
● Gerçek: İdeolojiden çok imajın belirleyici olduğu bir dönemin aynası
Bu karedeki enerji, Türkiye’deki siyasetin yapısal zafiyetini anlatıyor:
Bir müteahhit, ekonomik ilişkilerden beslenerek, doğru medya stratejileri ve kamuoyu yönetimiyle kısa sürede “halk kahramanı” statüsüne yükselebiliyor. Demokratik sistem, bu noktada liyakatle değil, algıyla çalışıyor. Bu da siyasetin artık ideolojik bir zemin değil, profesyonel bir imaj yönetimi alanı haline geldiğini gösteriyor.
Bugünün fotoğrafında o eğilen kişi, artık masada oturan biri. Ancak fotoğrafın ruhu değişmedi: Türkiye’de hâlâ güçlü olanın yanına yaklaşmak, siyasetin en kazançlı yatırımı.
Bu tablo, demokrasinin işlemesinden çok, güç algısının nasıl dönüştüğünü anlatıyor — kimliğin değil, görüntünün kazandığı bir dönemin net fotoğrafı.

