Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan 17 Ağustos’ta KOBİ ve girişimciler için 16 maddelik destek ve önlem paketini açıkladı. 16 maddeden en çok Ar-Ge desteğine kur farkı düzenlemesi ve Ar-Ge sonucunda çıkan ürünlerin üretim ve ihracatını destekleyen iki madde dikkatimizi çekti.
Yeni düzenlemelere göre;
. TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programında yer alan 500 bin TL proje bütçesi üst sınırı 600 bin TL’ye çıkarılacak.
. TÜBİTAK Teknogirişim Sermaye Desteği programında proje destek üst sınırları 200 bin TL’ye çıkarılacak.
. TÜBİTAK Sanayi Destekleri kapsamında kur farkı dolayısıyla oluşacak maliyet artışlarına destek olunacak.
. Ar-Ge sonucunda çıkan ürünlerin üretim ve ihracatını desteklemek amacıyla 50 Milyon TL üretim yatırım desteği sağlayacağız.
Söz konusu desteklerin yeterli olup olmadığı noktasında Türkiye’nin Ar-Ge konusunda dünyadaki yerini araştırmak istedik.
Tarihsel olarak bakıldığında Ar-Ge harcamalarını Dünya Bankası verilerine dayanarak tablo haline getirdik[1]:
Tablodan da görüleceği üzere yüksek gelirli ekonomiler Ar-Ge’ye daha yüksek pay ayırırken düşük gelirli ekonomiler %1’in çok altında pay ayırmaktadırlar.
İsrail ve Güney Kore 2015 yılında %4,2’nin üzerindeki Ar-Ge harcamalarıyla dünyanın ilk iki ülkesi olarak sıralanmışlardır. Japonya ve İsveç %3,3’lük harcama ile üçüncü ve dördüncü sırada yer almıştır. ABD %2,8, AB ise %2,1 Ar-Ge harcaması gerçekleştirmiştir. 2015 yılında Ar-Ge harcamalarını GSYH’sinin %2,07’sine yükselten Çin 2020 yılında Ar-Ge harcamalarını %2,5 seviyesine yükseltmeyi hedeflemektedir.[2]
İsrail 1984 yılında kabul edilen Endüstriyel Araştırma ve Geliştirme Teşvik Kanunu ile istihdamı artıracak ve ülkenin ödemeler dengesine katkıda bulunacak bilime dayalı ve ihracat odaklı ürün geliştirmeyi hedeflemiştir.[3] 1993 yılında atılan inovasyon temelleri ile ağırlıklı olarak risk sermayesi fonlarına yatırım yapılmış ve yabancı sermaye çekmeyi başararak yüksek teknolojik ürünlerin geliştirilmesi ve üretilmesinde önemli bir adım atılmıştır.[4] Vergi indirimleri ve muafiyetler yabancı sermayenin ülkeye girmesinde önemli rol oynamıştır. Küresel İnovasyon Endeksi 2018 yılı raporuna göre İsrail 11. sırada yer almaktadır.[5]
Küresel İnovasyon Endeksi’nde 2018 yılında İsrail’in hemen arkasında 12. sırada yer alan Güney Kore ise 2010 yılında Ar-Ge harcamalarının %88’ini imalat sektörüne yöneltmiştir. G. Kore 1997’de yaşanan Asya Krizi’nin ardından Ar-Ge harcamalarını 2000 yılından itibaren %2 seviyesinden hızlandırarak 2014 yılında %4,3’e kadar yükseltmeyi başarmıştır. Son 10 yıldır Güney Kore ortalama %3’ün üzerinde GSYH büyümesi kaydetmiştir ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin temelini katma değeri yüksek teknolojik ürünlerin üretimi ve ihracatı oluşturmuştur. Samsung ve LG markaları IT’ye yaptıkları yatırımlarla hafıza kartları, ekran görüntüsü ve akıllı telefonlar konusunda dünya lideri konumuna gelmişlerdir.[6]
Güney Kore’de Ar-Ge için yapılan harcamaların büyük bir bölümü ağırlıklı olarak araştırmaya yöneltilmektedir. Ancak Ar-Ge harcamalarının yeni start-up’lar yerine ağırlıklı olarak uluslararası nitelikteki büyük aile şirketlerine ve devlet tarafından işletilen araştırma enstitülerine aktarılması yeni ürün geliştirme konusunda daralma riskini ortaya koyduğu ve KOBİ’lerin büyük şirketlere bağımlı olarak üretim yaptıkları eleştiriler arasında yer almaktadır.
Küresel İnovasyon Endeksi’nde 2018 yılında 126 ülke arasında 50. sırada yer alan Türkiye ise Ar-Ge harcamalarını 2014 yılında %1’e yükseltse de G-20 ülkeleri arasında ancak 16. sırada yer almıştır. Türkiye’nin sıralamada yukarıya yükselebilmesi Ar-Ge yatırımlarını artırma ve katma değeri yüksek ürün geliştirme ve üretimiyle doğrudan ilişkilidir.
Temmuz 2018 TÜİK verilerine göre, merkezi yönetim bütçesi üzerinden gerçekleştirilen hesaplamalara göre 2017 yılında Ar-Ge için bir önceki yıla göre %17,5 artışla 10,71 milyar TL harcama yapıldı.[7] 2018 yılı merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge için tahsis edilen başlangıç ödeneği 12,95 milyar TL olmuştur ki bu rakam 2014 yılı değerinin yaklaşık iki katıdır. 2018 yılı için en çok ödenek %41,2 ile Genel Bilgi Gelişimi (Genel Üniversite Fonlarından finanse edilen) için tahsis edildi. Bunu %28,5 ile savunma, %7,7 ile endüstriyel üretim ve teknoloji, %5 ile eğitim ve %4 ile ulaşım, telekomünikasyon ve diğer altyapılar takip etti.
Türkiye’de savuma sanayinin Ar-Ge harcamaları bazında endüstriyel üretim ve teknolojiden daha yüksek pay alması düşündürücüdür. Sürdürülebilir büyümenin temelleri başta eğitim olmak üzere üretim ve teknolojiye dayandırılmalıdır. Orta gelirli ekonomilerin ortalamasının altında Ar-Ge harcaması yapan Türkiye’nin inovasyon ve teknoloji alanlarında atacağı kararlı adımlarla yüksek teknolojik ürünlerin üretilmesini, geliştirilmesini ve KOBİ’lerin teknolojik gelişimini desteklemesi zaruridir. İhracat performansımızı artırmak, cari dengeyi sürdürülebilir olarak iyileştirmek ve işsizliği azaltmak amacıyla Ar-Ge harcamalarına daha büyük pay ayırılması gerektiğini düşünüyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan son gelen destek ve önlem paketinin Ar-Ge bacağının önemli ancak yeterli olmadığı kanaatindeyiz. Bakanlıktan ileriye dönük Ar-Ge harcamalarına yönelik hedef konulması Hükümet’in sürdürülebilir büyüme mi yoksa proje bazlı büyüme mi noktasında ne kadar kararlı olduklarının işareti olacaktır.
[1] https://data.worldbank.org/indicator/GB.XPD.RSDV.GD.ZS
[2] https://www.nature.com/news/israel-edges-out-south-korea-for-top-spot-in-research-investment-1.21443
[3] https://www.legco.gov.hk/research-publications/english/1617fs05-innovation-and-technology-development-in-israel-20170320-e.pdf
[4] https://www.ft.com/content/546af0b2-ede5-11e6-930f-061b01e23655
[5] www.globalinnovationindex.org
[6] https://www.ft.com/content/99450bd8-ba71-11e7-bff8-f9946607a6ba
[7] http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27742
FULYA GÜRBÜZ