ABD Üfe Verisi ile Bist Destekten mi Döndü?

0
146

Pandemi döneminde, dünya genelinde ve Türkiye’de orantısız bir parasal genişleme yaşandı. Bu genişleme, ekonomilerin durgunlukta olduğu dönemde geçici bir rahatlama sağlasa da, uzun vadede enflasyonun hızla yükselmesine yol açtı. Enflasyonun kontrol altına alınabilmesi için merkez bankaları faiz oranlarını artırma yoluna gittiler. Yaklaşık iki yıldır uygulanan yüksek faiz politikaları, enflasyonu baskılamaya çalışırken, Türkiye bu sürece diğer ülkelerden daha geç dahil oldu. Şimdi ise faiz oranlarının düşürülmesi gündemde; ancak bu adım hem avantajlar hem de dezavantajlar barındırıyor.

Hazine Odası – Murat Aysan – Kerim Rota – Dr. Artunç Kocabalkan

Murat Aysan:

  1. “Bütün dünya aslında kısa vadeli faizlerin düşmesini öngörüyor; Amerika dahil herkes indirecek.”
  2. “Yakında bir faiz indiriminin gelmeyeceğini düşünüyorum çünkü trendleri görmemiz yani enflasyonda düşüşü Merkez Bankası’nın son toplantısında görmemiz ve emin olmak istiyorlar.”
  3. “Türkiye Nasıl geç faiz arttırmaya başladıysa diğerlerine göre geç faiz indirmeye başlayacaktır diye düşünüyorum.”
  4. “Ben Merkez Bankası’nın sıkı durarak, özellikle yılın sonu ve gelecek seneyle ilgili varsayımları etkilemek isteyeceğini de düşünüyorum.”
  5. “Ben 2025 ilk çeyreği diyenlerdenim, bundan evvel faiz indirimi ile ilgili bir şey beklemiyorum.”
  6. “Biz o kadar yüksek ve bambaşka bir noktadayız ki dolayısıyla böyle Merkez Bankası faiz indiriyor diye ekonominin canlanması bir tarafa doğru gitmemiz falan filan çok uzun zaman alacak.”

Kerim Rota:

  1. “Bu Ağustos Eylül’de geldiğimiz noktaya aslında geçtiğimiz Eylül Ekim’de gelmemiz gerekiyordu.”
  2. “Ben bu sene içerisinde 1 veya 2 faiz indirimi olacağını ve olması gerektiğini düşünenlerdenim.”
  3. “Ben kasım ayında 2,5 puanla başlayabilirler.”
  4. “Merkez Bankası’nın bu 80-90 milyarı almadan daha mütevazi dövizlerle de artık idare edebilecek bir anlayışta olduğunu düşünüyorum.”
  5. “2025’te hem siyasetle olan mücadelesi Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin hem de enflasyonla olan mücadelesinde asıl çanak çömlek bence 2025’te patlar.”
Stagflasyon gelecek mi? Düşünceniz nedir?

Murat Aysan:

  1. “Kesinlikle bekliyorum ben. Çünkü aksi… Yani şöyle söyleyeyim, hani şeyde vardır ya böyle topları atıyoruz havaya, şimdi Merkez Bankası’nda 3-4 tane top var.”
  2. “Bir tane top yok ki, sadece enflasyonu düşürmeye çalışmıyor, döviz pozisyonunu da kapamaya çalışıyor, ekonomideki diğer dengeleri çok bozmamaya da çalışıyor, başka bir şey de yapmaya çalışıyor.”
  3. “Bu denklemin sonunda zaten biz yüksek enflasyondan… Enflasyonun da böyle pat diye beşe inmesini beklemediğimiz göre, bir yandan yüksek enflasyon, bir yandan da tabii ister istemez oldukça yavaş bir ekonomik aktiviteye sahip olacağımızı düşünüyorum.”

Kerim Rota:

  1. “Evet, kesinlikle bekliyorum. Yüksek enflasyon ve durgunluk.”
  2. “Ben de düşünüyorum, yani yıl sonu için yapsa da 2025 ortalamasında çok agresif faiz indirimi yapamayacağı için bunun yolda olduğunu ben de düşünüyorum.”

Artunç Kocabalkan:

  1. “Ali Çuhadar’ın kullandığı bir kelime var, ‘kısmi başarı’ diyor. Biz sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarı falan istemiyoruz ülke olarak. Ya bunun altına ben Artunç Kocabalkan olarak imzamı atarım.”
  2. “Türkiye’de bu ekonominin amacı gerçekten enflasyonu tek haneye düşürüp sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarı yaratmak değil.”
  3. “İnşallah Murat haklı çıkar, inşallah Kerim abi haklı çıkar, inşallah ben haksız çıkarım.”
Dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları, enflasyonla mücadele için faiz oranlarını yukarı çekerken, Türkiye bu sürece sonradan dahil oldu. Bu gecikme, Türkiye’yi diğer ülkelerden farklı bir avantaja ya da dezavantaja sahip kılabilir. Eğer ABD Merkez Bankası (FED) Eylül ayında faiz indirimine başlarsa, Türkiye de bu sürece FED’in önderliğinde bir nebze olsun dahil olabilir ve bu şekilde piyasalara bir rahatlama getirebilir.
Ancak şu anda, özellikle konut ve otomotiv sektörlerinde yaşanan satış daralmaları, iç piyasalarda ciddi bir talep daralmasının göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Bu durum, “Stagflasyon kapıda mı?” sorusunu gündeme getiriyor. Birçok ekonomiste göre, stagflasyon tehlikesi kesinlikle kaçınılmaz bir hal almış durumda. Stagflasyon, ekonomide hem enflasyonun hem de durgunluğun aynı anda yaşandığı, fiyatların yükselmeye devam ettiği ancak ekonomik büyümenin durduğu bir kriz anlamına geliyor. Özellikle artan işsizlik bu durumu daha da derinleştiriyor.
Faiz indirimlerinin zamanlaması, ekonominin geleceği açısından kritik öneme sahip. Eğer bu indirimler çok erken yapılırsa, ekonomi eski sorunlarına hızlıca geri dönebilir. Geçmişte yaşanan parasal genişlemenin etkileri, gelecekteki talebin bir kısmını öne çekmiş olabilir. ABD’de perakende satışlarındaki azalma, stagflasyonun kapıyı çaldığını gösteriyor.

Bu aşırı parasal genişlemenin borsalarda da olması gerekenden fazla bir fiyatlamaya yol açtığı söylenebilir. Yabancı yatırımcıların bu fiyat seviyelerinde hisse satışı yapması, yerli yatırımcılar için bir şok etkisi yaratabilir. Özellikle, yabancı yatırımcılar için hisse fiyatlarının istenilen seviyeye ulaştığı düşünüldüğünde, piyasada beklenmedik dalgalanmalar yaşanabilir. Önümüzdeki ay FED’in faiz kararı, sadece ABD ekonomisi için değil, global piyasalar ve Türkiye ekonomisi için de merakla beklenen bir konu olmaya devam edecek.

Haziranda Cari Denge Fazlası, Yıllık Açıkta Düşüş Beklentisi

Türkiye, İlk Yarıda 4,7 Milyar Dolarlık Uluslararası Yatırım Çekti
Yenilenebilir Enerji ile İthalata Bağımlılık Azalıyor
Merkez Bankası Ödemeler Dengesi İstatistiklerini Paylaştı

Çin’de negatife dönen net doğrudan yabancı yatırımlar…

Youtube reklam gelirlerindeki artış:

Son 10 yılda altın rezervlerini (ton) en fazla arttıran ülkeler:


CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz